Kurgunun Karşısındaki Engeller
Frank Herbert’in Dune serisindeki 400 metreye ulaşan boyu ve 80 metre genişliğindeki ağzıyla kum solucanı kurgunun efsanevi ögelerinden biridir. İnsanın kendi hayalgücünün ürünü olup, yine insanı çokça etkileyen müthiş efsanelerdeki o dev hayvanlar gerçek olabilir mi? Aslına bakarsanız, fizik kuralları 1000 ton ağırlığa sahip bir hayvanın yaşayabilmesinin mümkün olduğunu söylüyor. Bundan daha fazlasını olanaksız kılan şey ise dayanıklılık limiti.
Nedir bu dayanıklılık?
Bir küp hayal edelim, bu küpün bütün kenarlarını 10 katı uzunluğa çıkarmış olsaydık, küpün yüzey alanı 100 katına çıkarken hacmi de 1000 katına çıkmış olacaktı. Yani cisimler büyüdükçe, bu orana bağlı olarak dayanıklılıkları azalır. Bu sebeple devasa hayvanların hantallığı da sağduyumuzla örtüşmektedir. Hayvan büyüdükçe, hareket ve destek sağlayan kas ve iskelet sisteminin çok daha güçlü olması gerekmektedir veya hayvan büyüklüğüne rağmen görece hafif olmalıdır. Bu açıdan bakınca suyun kaldırma kuvvetinin balinaların en büyük ve en ağır hayvanlar olmasındaki etkisini anlayabiliriz. Ortalama bir mavi balina karaya vurduğunda, kendi ağırlığı altında ezilip ölmektedir.
Besin Kaynağı
Fiziksel engellere sıra gelmeden karşılaşılacak bir diğer limitse besin kaynağıdır. Örneğin mavi balinalar günlük yaklasik 1.5 milyon kaloriye ihtiyaç duyarlar ve bunu okyanusun en zengin besin kaynağı olan krillerden sağlarlar. Buna rağmen eğer balinalar daha da büyük olsaydı, daha çok besine ihtiyaç duyup daha yavaş üreyebileceklerdi ve bu da daha küçük balina populasyonları anlamına gelirdi. Daha büyük olmak bu açıdan da avantajsız olduğundan, evrimsel süreçte ‘tercih’ edilmiyor olabilir.
Yaşamın temelinin dünyadaki gibi olmadığı, yerçekiminin dünyadakinden çok daha az olduğu bir gezegende, dev kum solucanları belki de gerçek olabilir. Gel gelelim hepimiz olmamasını tercih ederdik, öyle değil mi?