YOUTUBE VE ALIŞKANLIKLARIN DÖNÜŞÜMÜ
2005 yılında kurulan[1] Youtube adındaki site internet alışkanlıklarımızı tamamen değiştirdi. Aslında Youtube, yola ilk çıktığında bugünkü halinde değildi. Youtube o günlerde de bir video yükleme ve izleme platformuydu ancak yüklemeler bir kar amacı gütmemekteydi. Genellikle amatör kişilerin yüklediği videolar ve sanatçıların müzik kliplerinin bulunduğu bir site idi. Bu durumu sonsuza dek değiştiren adımı, Youtube’u 1 milyar 650 milyon dolara[2] satın alan Google şirketi gerçekleştirdi. Böylesine büyük bir yatırımla birlikte, o gün bile halihazırda milyonlarca kullanıcısı olan Youtube’un reklam gelirlerini arttırmak ve bu video içerik platformunu da bir sosyal medya ortamına dönüştürmek amacıyla adımlar atmaya başlandı. İlk adım 2014’te şirketin aldığı karar ile reklam gelirlerinin içerik üreticileriyle paylaşılması oldu. Bununla birlikte Youtube’dan para kazanma olgusu da başlamış oldu. Bu, kazanılan gelirle birlikte, zamanla daha profesyonel kanalların ve Youtuber adı verdiğimiz sektörün oluşmasını sağladı. Bugün önünü alamadığımız içerik karmaşasının ilk günlerinde, genellikle video oyunlarının videolarının olduğunu söylemek gerekir. Sonrasında her türden kanalın ve içeriğin bulunduğu bir sosyal platforma dönüşmesi de uzun sürmedi. Önemli noktalardan birisi de her kişinin video yükleyerek belirli bir kitleye ulaştıktan sonra para kazanabilecek olması idi. Bu da içerik sayısını arttırdı. İçerik sayısının artması kaliteyi artırdı mı düşürdü mü bu tartışabilir ancak bugün herhangi bir şey arıyorsanız Youtube’da onu bulamama olasılığınızın çok düşük olmasını da belirtmek gerekir.
YOUTUBERLAR VE YALNIZLAŞAN İNSAN
İnsanların bu denli bu platforma bağlı olmasındaki etkenlerden birisi de ekranda gördükleri ve izledikleri kişi ile veya kişilerle duygusal bir bağ kurması olabilir. Buna örnek olarak ekranda görünen kişilerin her gün video atmasıyla görünürlüğün artması ve belirli kanalların belirli ‘’kitlelerinin oluşması örnek gösterilebilir. Buna bir ünlüye ‘’fan’’ olmak da denebilir. Sonuçta günümüzde Youtuber’lar da ünlü denilecek seviye tanınan ve bir kitleye hitap eden kişilerdir.
Diğer yandan insanların yalnızlaşmasının arttığı bu dönemde, kendini bir ortama katkın hissedemeyen kişilerin de bu kitlelere katılması da olanak dışı görülemez.
Bir şekilde bir video içeriği izlemek bazı şartlarda alışkanlık gerektiren bir özellik olsa da bazı şartlarda da alışkanlıktan bağımsız bir şekilde rastgele gelişen bir durum olabilir. Şöyle ki; bir kişi sevdiği bir youtuber’ın attığı her videoyu hemen izlemek istemesi alışkanlık ve bağımlılık şeklinde açıklanabilse de, zaman geçirme ve hobi amaçlı olarak da video içeriği tüketilebilir en nihayetinde.
İnsanların yalnızlaşması olgusu, aile içerisinde de yalnızlaşmaları ortaya çıkartmaktadır. Eski aile yapısının günümüzde korunmakta zorlandığı bir dönem yaşıyor olsak da bambaşka bir dünyada yaşandığını da unutmamak gerekir. Her dönemin kendi içerisinde farklı değişkenleri vardır. Tamamı ile yirmi yıl öncesinden bile bambaşka bir ortamda dünyaya gelen çocukların ve gençlerin, anne babalarının döneminden çok daha farklı bir aile yapısı öngördükleri su götürmez bir gerçektir. Şu anki nesilden bir veya iki nesil önceki bireyler için aile ile sofrada birlikte yemek yemek çok önemli bir durum iken, bugünün aileleri ve çocukları için o kadar da önemli bir durum olmayabilir. Çünkü, internet ve sosyal medyanın içerisine doğan bir çocuğun da algılarını anlamak eski kuşakların yapabileceği bir durum olmayabilir.
İlginç bir konudan da yaklaşmak gerekirse, bundan yirmi otuz yıl önceki evlerin ortasında bulunan salon, herkesin evdeki odasına gitmeden geçmek veyahut görünmek durumunda kaldığı, evin merkezi olarak konumlandırılmış bir yerdir. Bugünün evlerinde o güne nazaran daha izole bir düzenin olduğu söylemek de yanlış olmaz. Örneğin bireyin evin içerisinde bir başkasını görmeden mutfağa ulaşması da, evin içerisinde dolaşması da mümkün olduğu bir ev mimarisinin mevcut olduğu evler görmek mümkündür.
Tüm bu durumların ışığında, yalnızlaşan insan, gelişen teknolojiyle değişen alışkanlıklarımız, nesil ve kuşak çatışması gibi etkenler insanların sofra alışkanlıklarını dahi bir miktar değiştirmiştir. Önceleri yemek sofrasında olmanın önemi, kimilerine göre bugün eskiye nazaran ortadan kalkmış ve tek başına yemek yemeyi tercih etmek gün geçtikçe artış göstermiştir. Tek başına yerken de insanlar, bir şekilde yemeğine eşlik olsun diye video içerikleri izlediklerini beyan etmişlerdir. Bugün Youtube içeriklerine baktığımızda hızlı, oldukça anlaşılır ve üzerine kafa yorulmayacak içeriklerin yoğunlukta olduğunu görmek mümkündür.
”İNSAN SOSYAL BİR HAYVANDIR”
Yemeksepeti ve Getir gibi yiyecek sipariş edilen firmaların bu platformlara verdiği reklamların sayısı da oldukça fazladır. Çünkü bu şirketler biliyor ki, video izleme alışkanlığı, yanında bir şeyler yeme alışkanlığını da beraberinde getiriyor.
Günümüz çalışan insanının en ciddi problemlerinden birisi boş vakit ve zaman bulamama sorunu olduğu söylenmektedir. Ancak bu durum bir alışkanlığı da beraberinde getirmiştir. Boş duramama sıkıntısı. Maalesef bu durumun sonuçlarından birisi de yemek yerken izleyecek bir şeyler bularak hem kafasını rahatlatmak hem de yemek yerken bir şeylerle ilgilenerek o zamanın boş geçmediği hissiyatını oluşturmak olabilir.
Aristo’dan beri şu söylenir ‘’İnsan sosyal bir hayvandır.’’. Sosyal bir hayvan olan insanın zaman geçtikçe ‘’konuşmak yerine susmayı’’ seçmesi ve doğal olarak yalnızlaşması, gelecekte farklı sonuçlar doğurabilir.
DEĞİŞEN AİLE YAPISINDA YEMEK KÜLTÜRÜ
Kuşkusuz daha bireysel ve izole bir dünyaya doğru gitmekteyiz. Büyük bir çoğunluğun aile kavramına önem verdiğini, onlarla birlikte olmanın mutluluk verici bir şey olduğunu düşündüklerini görmek mümkün. Ancak burada irdelenmesi gereken durumlardan birisi de artık algılarımızın değişiyor olmasıdır. Yaşça genç kişilerin verdikleri cevaplarla, yaşça daha olgun kişilerin verdikleri cevapların birbirinden farklı olması durumu çok doğaldır. Bir akşam yemeğinin her gün aynı saatte yenmesi ve tüm ailenin orada toplanmak zorunda olması, 1985 yılındaki aile yapısında çok önemli iken bugün bunun pek önemi olmayabilir.
Öte yandan genç neslin bir bilgisayar çağında büyüdüklerini göz önünde bulundurursak, video oyunlarının onlar açısından popülaritesini anlayabiliriz. Günümüzde bu oyun konsollarına ve oyunlara herkesin ulaşamaması veya oynayacak ortamı bulunmayan, oynamaktan keyif almayan kişilerin bir başkasının oyununu izlemesine bağlı bir sektör oluşmuş durumda. Bir kişi yayında bir oyunu oynuyor, ve insanlar bu kişiyi izliyor, tıpkı bir film veya dizi izlermiş gibi. Aynı zamanda oynayan kişinin izleyenlerle sohbeti de daha interaktif bir ortam yaratıyor. Bu sektörde sıklıkla gördüğümüz reklamların en yaygınının online yemek servisi şirketleri olduğu bilinmekte. Bu içerikleri tüketirken bir şey yenmesi gerektiğini adeta izleyiciye dikte etmekteler.
Tabi ki video içerik platformları da son yıllarda artan izlenmelerden ve insanların ilgisinden haberdarlar ki, yeni anlaşmalar ve içeriklerle izleyicinin karşısına çıkmaya her gün devam ettiler. Bu fazla içerik, zamanla o kadar arttı ki, daha öncesinde bir arama ile nokta atışı yaptığınız videoyu bulamayıp, işinize yarayacak şeyi bulmanın inanılmaz zor olduğu bir noktaya doğru gitti. Yemek yeme esnasında video izlemek için bir şeyler arayan kişiler olduğunu düşündüğümüzde bu durumun ne kadar zorluklar yaratacağını tahmin edebiliyoruz. Çünkü ne kadar fazla içerik o kadar fazla karar verme ve izleme süresi. Çünkü yemek yerken sürekli bir şeyi değiştirme imkanımız olmayabilir. Bir içerikte karar kılıp onun izlenmesi daha kolay ve genellikle kullanılan yöntemdir.
Son yıllarda evlerde yemek alanlarının da değiştiği gözlemlenmektedir. Bazı kesimler için, popüler olanı bilgisayar başında yemek. Bu durum tek başına yemek anlamına gelmekte ve ev içerisindeki sofrada birlikte yemek yeme algısını değiştirmektedir. Yeni neslin ve çok sık bilgisayarla çalışan kitlenin bu şekilde hayatına devam ettiği bilinmektedir.
Sonuç olarak teknolojiyle sosyalleşen günümüz insanı için evde her gün gördüğü kişilerle aynı sofraya oturmanın pek bir anlamı olmadığı söylenebilir. İnsanların yemek yemeyi bir vakit kaybı gibi düşünmesi de ihtimal dahilinde olup, bu vakti aynı zamanda da video içeriği izleyerek geçirmek istemesi düşünülebilir. Aynı zamanda pandemi döneminde değişen alışkanlıklar insanları bu duruma itiyor olabilir. Yeni evlerin mimarisi, odaların daha izole olması, ailelerin eskisine göre daha farklı algılarının olması ve çocukların daha farklı yetişmelerine bağlı birçok sebepten insanların sofra kültürünü ve aile ile olan ilişkilerini değiştirmiş, buna bağlı olarak yemeğe de eskisinden farklı bir anlam katmış olabilir.
KAYNAKÇA
- britannica.com/YouTube
- dw.com/tr/google-youtubeu-satın-aldı/a-2527639