PANDEMİ KANUNLARI: NEDEN SOKAĞA ÇIKAMIYORUZ?

Yazar: Taha Ziya AKMAN

2019 yılının sonuna doğru, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve daha sonra tüm dünyaya yayılıp bir pandemi haline gelen Covid-19’a karşı tüm dünya devletlerinde uygulandığı gibi Türkiye’de de pandemi önlemleri uygulanmakta. Peki bu önlemlerin Türk hukukunda karşılığı ne? Covid-19’a karşı alınan birçok önlem mevcut, bunların en önde gelenleri ise sokağa çıkma yasağı ve maske takma zorunluğudur. Temel hak ve hürriyetlerimizi kısıtlayan bu önlemlere karşı anayasamızın ve mahkemelerin duruşu ne? Daha da açık bir şekilde sorarsak, neden sokağa çıkamıyoruz?


 Ana Yasa Madde 13, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanma şartlarını bize bir bir sayar:

Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması

“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

Anayasa Madde 15, kısıtlama sebeplerini sayar: 

Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması

“Savaş, seferberlik (…)[10] veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. “

İşin ilginç yanı ise kısıtlama sebeplerinde başlar. Bu sebeplerden bizim konumuz olan “sağlık” 1961 Anayasası’nda düzenlenmiş olup, 1982 Anayasası’nda düzenlenmemiştir. Nihayet 1982 Anayasası’na göre sağlık sebepli sokağa çıkma yasağı uygulanamaz. Tabi ki böyle bir dönemde uygulanacak olan sokağa çıkma yasağında üstün kamu yararı vardır fakat anayasanın da dediği gibi bu ancak anayasaya uygun bir şekilde ve kanunla yapılmalıdır. Genelge ile suç yaratılamaz.

Genelge ile suç yaratmak demişken hasta olan kişilere yanlış bilgi verilmesi veya karantinaya uymaması durumda hapis cezası verilebileceğine dair bir genelge[1] yayınlanmış ve ‘’genelge ile suç mu yaratılıyor?’’ sorusu ortaya çıkmıştır. Yeri gelmişken söylemiş olalım, ilgili genelge TCK madde(195) ve madde(206)’ya dayanarak ortaya çıktığı için hukuki dayanağı kanundur.

Bkz. TCK Madde 195 ve 206,

Madde 195,

Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma

 “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde 206,

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan

Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Maske takmak yasal zorunluluk mu?

Nihayet gelelim maske yasağına; maske takma zorunluluğu gelebilir mi, polis ceza kesebilir mi, bu zorunluluk hangi haklarımızı ihlal eder? Bu soruları inceleyelim. Öncelikle maske takma zorunluluğu, “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hakkı (m.17)” yi ihlal eder. Bu konu hakkında Bolu Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği karara[2] bir bakalım; Anayasa’nın 13. ve 15. maddesini örnek vermiş ve eklemiş; “Getirilen maske zorunluğunun ekonomik külfet getirmesi, devletin günde en az 3 maskeyi ücretsiz dağıtmasını mecbur kılmıştır” Mahkemenin demek istediği sosyal devlet ilkesi gereğince getirilen yasak ve zorunlulukların maddi külfeti varsa devlet bunu karşılamak zorundadır ayrıca bu yasaklar ve zorunluluklar halkı zor duruma sokmamalıdır. Son olarak mahkeme, polislerin ceza kesemeyeceğini ancak tutanak tutup sonrasında bu tutanağı en yakın yerel amirliğe teslim edebileceğini eklese de daha sonradan Yargıtay’a taşınan bu konu da Yargıtay’dan polisin ceza kesebileceğine dair karar çıkmıştır. Bizce de bu tarz durumlarda polis ölçülü davranmak kaydıyla ceza kesebilmelidir. Sonuç olarak polis, düzeni sağlamak ve halkı korumak için vardır fakat gidecek evi olmadığı için sokağa çıkma yasağına çiğneyen kişilere verilen cezaların sosyal devlette yeri yoktur. Ayrıca polis maske takmayan kişilere gözaltı uygulayamaz.

Fotoğrafçı: Nandu Khumar

Konuyu çok dağıtmadan sonuca gelelim, yani yasakların hukuki durumuna. Ne yapılmalıydı? Aslında çok basit, tehlikeli ve salgın hastalık nedeniyle OHAL ilan edilecekti ve salgın için öngörülen kurallar olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile alınacaktı ve bu olay tüm bu hukuki sorunları ortadan kaldıracaktı. Ne diyelim artık, yapılması doğru olan şeyler ancak bu kadar yanlış yapılabilirdi.

Kaynakça

İlginizi çekebilecekler

Bir yorum bırak

* Bu formu kullaranak, internet sitemize sağlamış olduğunuz datanın (örn. mail adresi) tarafımızca saklanmasını kabul etmiş oluyorsunuz.

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar