TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR YOL VE ZİRVE DÖNEMİ

Yazar: Cem METİN

Türkiye 1963 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Ankara Anlaşmasını imzalarken dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Walter Hallstein imza sırasında “Türkiye, Avrupa’nın bir parçasıdır” diyerek uzun ince bir yolun temellerini atmıştı. Peki Türkiye gerçekten Avrupa’nın bir parçası mıydı ve bu uzun yolda ne gibi fedakarlıklar gösterdi? Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir sayfa açan Turgut Özal ANAP’ından ilişkileri zirveye çıkaran AKP iktidarına kadar gelin bu sorulara birlikte cevap arayalım.

1980 Darbesinden Sonra Ortaya Çıkan ‘Özal Rüzgarı’ ve Batılılaşma İdeali

Turgut Özal

SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri anlamak için Türkiye’nin ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda değerlendirilmelidir. 1980’deki askeri darbeden sonra Türkiye siyaset ve ekonomi açısından yeni bir sayfa açmaya çalışmış, azalan komünizmle küreselleşmenin hızlanması ve artan neoliberalizm etkisi bu bağlamı doğrudan etkilemiştir. 1980’li yıllarda Özal hükümeti ile ekonomik ve siyasi kalkınma anlayışı, Türkiye ile AB arasındaki ilişkinin yanı sıra Türkiye’nin iç siyaseti için de olumlu bir atmosfer yaratmıştır. 1980 askeri darbesiyle hükümet askerin hakimiyetine geçti, bazı partiler kapatıldı ve siyasetçiler siyasetten men edildi. 1980 askeri darbesi demokratikleşme sürecini de etkilediği için Avrupa ile ilişkiler de bozuldu. Ancak 1980 sonrasında yaşanan ciddi özelleştirme faaliyetleri ve demokratikleşme süreci, Özal hükümetinin önderliğinde Avrupa ile ilişkilerde yeni bir sayfa açtı. Özal hükümeti Gümrük Birliği’ne girmeye ve Türkiye’nin ekonomik temelini oluşturmaya oldukça istekliydi. Ekonomik kalkınmanın tek pazar üzerinden sağlanabileceği düşüncesiyle, özellikle ekonomik çıkarlar dikkate alınarak AB ile ilişkileri güçlendirmeye yönelik politikalar izlenmiştir. Bu bağlamda Türkiye, Avrupa Topluluğu’na tam üyelik başvurusunda bulunmuş ve 1987’de tam üyelik başvurusundan sonra Türk siyaseti ve idari yapıları giderek AT’nin etkisi altına girmiştir. 1980 askeri darbesinden sonra artan Batılılaşma düşüncesi, Türkiye’yi Avrupa’nın değerlerine yönelmeye itmiştir. Özellikle neoliberal anlayışın ve küreselleşme sürecinin hızlanmasıyla birlikte Türkiye, küresel çağda aktif olmak için bazı eylemleri gerçekleştirme zorunluluğu hissettiği için hedeflerin Avrupa doğrultusunda uygulanması ekonomik, politik ve kültürel gelişim için gerekli olmaya başlamıştır.

Türk Siyasetinde ‘Avrupalılaşma’ Etkisi ve İç Dinamiklerin Mobilizasyonu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının kabulü Türkiye’yi Avrupa çizgisine oturtmuş ve iç politika konuları Avrupa gündeminde değerlendirilmeye başlanmıştır. Türkiye, Avrupa yasalarını bağlayıcı bir yapı olarak kabul etmiş ve dış politika ile iç politika arasındaki ayrımı ortadan kaldırmıştır. Tam üyelik sürecinin ardından AT, Türkiye’deki sorunları AT’nin bir parçası olmanın önündeki engeller olarak belirlemeye başladı. Ermenilere ve Kürtlere yönelik politikalar, Yunanistan ve Kıbrıs konusundaki anlaşmazlıklar, parlamento yapısının zayıflığı ve insan hakları, AT’nin tam üyelik için gördüğü büyük bir engel olarak kabul edilebilir. Aralık 1989’da AT, Türkiye’nin adaylık süreci için olumsuz karar verdiğini açıkladı. Ancak bu olumsuz durum, Türkiye’nin Avrupa talepleri ve akademisyenleri üzerinde daha fazla düşünmeye başlaması nedeniyle olumlu bir sürece dönüşmüş, Türkiye’nin aydınları da Türkiye’nin büyük bir hedefi olarak AB’nin bir parçası olma fikrini desteklemiştir. Türkiye’nin odak noktaları gümrük birliklerinin gerçekleştirilmesi, insan hakları sorununun çözümü ve demokrasinin işleyişi ve derinleşmesi ve demokratikleşme süreci olarak belirlendi. 1987’den sonra ekonomik hedefler siyasi gündemle iç içe geçmiş ve politikaların Avrupa kriterleri doğrultusunda uygulanması ekonomi için de iyi bir ilerleme olarak görülmüştür. Bu kapsamda TÜSİAD demokratikleşme raporunu yayınladı. Bu raporda parti sistemi reformu, askeri-sivil ilişkilerin niteliği, yapısal reform ve Kürtler için dil özgürlüğü konularında birçok öneri yer aldı. TÜSİAD, Avrupa değer ve normlarının kabul edilmesinin önemini de açıkladı. Öte yandan MÜSİAD, Avrupa ile ilişkiler konusunda siyasette olduğu gibi ekonomi de ikiye ayrıldığı için AB gündemiyle kalkınma sürecine olumlu bakmadı. MÜSİAD, Refah Partisi’ne ve siyasi İslam anlayışına yakındı, ancak TÜSİAD, Türkiye’deki laik ve liberal toplumla yakın ilişkileri olan AB’nin destekçisi olarak kabul edilebilirdi. Gümrük birliği laik ve liberal aydınlar tarafından Türkiye’yi AB’ye tam üyeliğe götürecek son bir adım olarak görülüyordu. Ancak siyasal İslam, Gümrük Birliği’ni iyi bir şey olarak görmüyordu ve AB’nin Müslümanları dışlamak istediği bir Hristiyan kulübü olduğunu savunuyorlardı. Siyasi tartışmalar sürse de Türkiye, Gümrük Birliği’ne girmeye kararlıydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 13 Aralık 1995 tarihinde 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren Gümrük Birliği’nin uygulanmasını kabul etmiştir.

Türkiye, Avrupa Birliği’ne Girebilmek İçin Neler Yaptı? 

Türkiye, özellikle Avrupa’nın istediği bazı koşullar ve demokratikleşme süreci nedeniyle birçok reform ve değişiklik gerçekleştirmiştir. Tutuklu milletvekillerinin görevden alınması, eylem ve protesto haklarının genişletilmesi, derneklerin kurulması ve siyasi katılım alanının genişletilmesi gibi birçok düzenleme yapılmıştır. Ancak AB’nin Helsinki zirvesi, Türkiye ile ilişkilerinde bir dönüm noktasıdır çünkü Türkiye iyi bir izlenime sahip aday ülke olarak kabul edilmiş ve bu süreçten sonra Avrupa perspektifinde kendini geliştirmeye hevesli hale gelmiştir. Helsinki Zirvesi’nin önemi, her iki tarafın da üyelik perspektifini açıkça kabul etmeleriydi. Türkiye 1999 yılından sonra katılım müzakerelerinde iyi reformlar yapmak için aktif olmaya başlamış ve Türkiye bu anlamda Ulusal Programı ilan etmiştir. Ulusal Programın verimsizliği, Türkiye’nin bu programla Kopenhag kriterlerini sağlamaması nedeniyle AB tarafından olumsuz düşüncelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye, Kopenhag kriterlerini ve sürdürülebilir demokratikleşme sürecini kolaylaştırmak amacıyla 2001 reformları ile başlayan ve 2002 ve 2004 reformları ile devam eden bazı reformlar yapmıştır. Düşünce özgürlüğü ve ifade özgürlüğü genişletildi, Kürtçe’nin bazı alanlarda kullanılmasına izin verildi, bu reformlarla azınlık hakları ve bunların çizgisi güçlendirildi ve Türkiye ile AB ilişkileri çok sıcak bir atmosfere girmişti. Aralık-Ekim 2005’te Avrupa Konseyi, Komisyon’un Türkiye’nin 17 Aralık 2004’te Kopenhag siyasi kriterlerini karşıladığını açıklamasının ardından Türkiye ile katılım müzakerelerine başlama kararı aldı.

Türk Siyasetinde Yeni Trend: Avrupalılaşma 

 Sonuç olarak, komünist ülkelerin dağılması ve küreselleşme sürecinin liberal siyasi düşünce ile hızlanması Türkiye’yi bu sistemin bir parçası olmaya mecbur bıraktığı için Soğuk Savaş’ın etkisi ile tam üyeliğin ve sonuçlarının uygulanmasından sonra Türkiye ve AB ilişkileri yeni bir konuma girmeye başlamıştır. Türkiye, dünya siyasetinde gelişmek ve küresel bir aktör olabilmek için bu sistemin parçası olma idealini, Avrupa değerlerine, AB kriterlerine ve Avrupalılaşma tezine bağlı kalarak gerçekleştirmeye çalıştı. Uzun yıllar ‘Batılılaşma’ olarak ifade edilen Türk Dış Politikası kavramı özellikle 1990’lı yıllardan itibaren artık ‘Avrupalılaşma’ olarak kullanılıyor ve Türkiye de kendini Avrupa’nın etkin bir parçası olarak görüyordu.

KAYNAKÇA

İktisadi Kalkınma Vakfı’nın Ankara Anlaşması’nın Ellinci Yıldönümü ile İlgili Açıklaması: https://oldweb.ikv.org.tr/icerik.asp?konu=ikvbasin&id=3479&baslik=ANKARA%20ANLA%DEMASI%92NIN%20ELL%DDNC%DD%20YILD%D6N%DCM%DC%20%DDLE%20%DDLG%DDL%DD%20%DDKV%20A%C7IKLAMASI

T.C. Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, Uzun İnce Bir Yol Belgeseli: https://www.youtube.com/watch?v=aEQxU86PfS4

Kıvanç Ulusoy, Türkiye ve Avrupa: Türkiye’de Siyaset ve Yönetim İçin Bir Anahtar, Türk Siyasetinde Avrupa Etkisi 1987-2004, 64-81

İlginizi çekebilecekler

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar