ÖN YARGILARI KIRAN KADIN: ÜMMİYE KOÇAK

Yazar: Kübra ERBAYRAKÇI

Ümmiye Koçak…
Nereden duymuştum adını?
Nerede görmüştüm ben bu kadını?
Diyebilirsiniz.
Ya da onu yönetmenliği, oyunculuğu ve yazarlığı ile tanıyor olabilirsiniz.
Bu mesleklerin arkasında saklanan gizli gerçekleri biliyor musunuz?
Bir Anadolu kadınının ön yargıları nasıl kırdığına bakalım...

Hayatına Yolculuk

1 Mart 1957 yılında Adana’nın Çelemli köyünde dünyaya gelen ve 19 yaşında evlenmesinin ardından Mersin’in Arslanköy köyüne yerleşen Ümmiye’nin hayal gücü, yaratıcı zekası, gözlem yeteneği çocukluğunda kazandığı bir beceri olmuştu. İlk eline geçen Maksim Gorki’nin “Ana” adlı kitabı hayatını değiştirmişti. Yeteneklerinin farkına bu kitapla varmıştı.

Arslanköy’e gelin gitmesiyle yeni şeyler fark etmişti. Arslanköy, Çelemli köyüne nazaran farklıydı. Burada kadınlar çalışır, adamlar çalışmazdı. Kadınların sorunlarını iyi bir dinleyici olarak dinleyen, anlayan Ümmiye, köy kadınlarına gerçekleri göstermek adına 2001 yılında; “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kurar. Sahneye bu tiyatro topluluğu ile birçok oyun taşır(Taş Bademleri, Kadının Feryadı, Hasret Çiçekleri vs). İşin altından ustalıkla kalkmayı başarır.

Bir yandan çiftçilik yaparak geçimini sağlarken, kadına şiddet konusuna dikkat çekmek için çiftçilikten elde ettiği kazançla, senaryosunu yazdığı “Yün Bebek” filmini çeker. Bu film büyük ses getirir. New York Avrasya Film Festival’inde, en iyi Avrasyalı kadın sanatçı ödülünün sahibi olur. Buna göre, “Yün Bebek” filminde Ümmiye Koçak ne anlatmak istemiş bir bakalım:

Yün Bebek

2012 yılında çekilen ve vizyona giren bu film, dram türündedir. Filmde yer alan oyuncular, “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nun üyeleridir. Bu oyuncular amatör de olsalar, kadınların çektikleri acıları, çileleri ve gördükleri baskıları kameranın gerçek etkisinde anlatabilmişlerdir. Filmin konusu ise şu şekildedir:

“Toroslar’ın zirvesinde yaşayan Yörük kızı Elif’in hayatı babaannesi ve dağlar arasına sıkışıp kalmıştır. Babaannesinin kendisine ve annesine yaptığı baskı, hayatlarını mutsuz bir hale getirmiştir. Elif’in annesi Hatice ise gün boyu yemek, temizlik, odun toplama, süt sağma işlerinin yanında bir de kaynanasının hakaretleriyle boğuşmaktadır. Tüm bu baskılar yetmezmiş gibi Hatice’nin ikinci kocası olan Ali de annesinin baskısıyla Hatice’ye kötü davranmaktadır. Evin koca karısı için ortada memnun olunacak hiçbir şey yoktur. Elif’in küçük dünyası evdeki iktidar çatışmasının ortasında ezilmektedir. Bu dünya, küçük bir Yün Bebek ile hareketlenir. Arkadaşında gördüğü Yün Bebek Elif için hayata tutunmak ve mücadele etmek için bir dayanak olacaktır. Oyuncak bebek isteği Elif’i hırsızlık yapmaya kadar götürmüştür. Babaannesinden büyük bir azar işiten Elif’in işittiği bu azar belki de son azar olacaktır” (sinemalar.com)

Filmde kadının kadın tarafından görmüş olduğu baskı söz konusudur. Bu baskı, şiddetin ana temasını oluşturmaktadır. Yönetmenin anlatımına göre, şiddet sadece erkek tarafından görülmüyor, bir kadın da kadına şiddet uygulayabilmektedir. Elif’in bu karmaşık dünyadaki tek dayanağı Yün Bebek. Sevgiyi onda buluyor ve bir nesneyi dayanağı olarak görüyor. Nesneye bağlanan anlam, Elif’in hırsızlık yapmasına sebebiyet veriyor. Film, köy yaşantısının gerçeğini gözler önüne seriyor. Anlam bakımından birçok şey ifade ettiğinden ödüle layık görülen film olma özelliğine de sahip olabiliyor. Bunda Ümmiye Koçak’ın da büyük başarısı söz konusudur.

Ümmiye bu filmin ardından yoluna kaldığı yerden devam ediyor. Reklam filmi işine soyunuyor ve 2017 yılında Cristiano Ronaldo’nun oynadığı Türk Telekom reklamını yönetiyor. Yazmaya da ara vermiyor. Anadolu kadınının gücünü kalemiyle, kamerasıyla, oyunculuğu ile gösteriyor.

Bunun dışında; Hanımın Çiftliği, Hayat Devam Ediyor gibi ünlü dizilerde oyunculuk yeteneğini sergiliyor. Birçok ödüllerin de sahibi olmayı başarıyor.  

Önyargılar

Köy gelenekleriyle büyüyen, yetişen insanlara ön yargı ile yaklaşıldığı aşikârdır. Yüksek eğitim almadan yazabilme, okuyabilme yeteneğini geliştirebilmek zordur. Ancak Ümmiye gibi kadınların kendilerini geliştirebilmeleri için eğitim şart değildir.

Bir değişim yaratmak, kadınların gücünü ortaya çıkarmak için büyük adımlar atar Ümmiye Koçak..

Tanınmaya başladığında ne köyünden vazgeçer, ne de şalvarından. İnsanların kıyafet ile meslek ilişkisinde yargılanmasının önüne de geçer.

Bir Anadolu kadınının gücünü, mücadelesini en iyi şekilde gösterir. Üç çocuğu vardır. Ona sorsanız; o ne yönetmendir, ne de yazar. O, annedir.

Sonuç

Köyde  doğmuş, köy gelenekleriyle harmanlanmış, 19 yaş gibi küçük görülebilecek bir yaşta evlenmiş ve bilmediği başka köye gelin gitmiştir Ümmiye. Onu diğerlerinden ayıran özellik; gözlemci olması ve insanların bilhassa kadınların sorunlarını iyi bir dinleyici olarak dinleyebilmesidir. İyi bir dinleyici olduğunu anladığında dinlediklerini topluma anlatmak istemiş ve köyde tiyatro ekibi kurmayı başaran nadir kadınlardan olmuştur. Bir süreden sonra da yazmaya başlamış, kameranın gücüyle kadınların sorunlarına odaklanmıştır. Başarıya ulaşmak için emek vermiş, çalışmış, çabalamış ve kendini Türk halkına tanıtabilmiştir. Türk halkı onun bu başarısını görünce Türk kadınıyla gurur duymuş, ona yazar, yönetmen mesleklerini yakıştırmışlardır. Ancak o, mütevazı gülüşü ve kendine olan öz saygısıyla, meslekle değil de anne olarak ön planda olmayı yeğlemiştir. Kadının en büyük başarısı da; zorluklara göğüs gerip, baskılara rağmen ayakta durup kendi gücünü topluma göstererek, anne olarak kutsal bir varlık olduğunu simgeleyebilmesindedir.

Kaynakça

İlginizi çekebilecekler

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar