Aşk-ı Memnu – Bihter’in İntiharı
Yasak aşkın anlatıldığı, Halit Ziya Uşaklıgil’in romanından uyarlanan Aşk-ı Memnu, döneminin en iyi reyting getiren dizilerinden birisiydi.
Behlül ve Bihter karakterleri en çok konuşulan karakterlerdendi. Bihter, kendinden yaşça büyük, iki çocuğu olan Adnan Ziyagil ile evlenmesi sonucunda Ziyagil yalısına taşınmıştır. Ziyagil yalısında Behlül de yer almaktadır. Behlül, anne ve babasını trafik kazasında kaybettikten sonra yanına alan öz olmayan amcası Adnan Ziyagil sayesinde zenginlik içinde büyümüştür. Şımarık ve yakışıklıdır. Bihter ise şehvetli bir kadındır. Bihter ile Behlül’ün aynı yalı içerisinde olması sonucunda zamanla aşka dönüşecek ilişkinin tohumlarının atılmasıyla Ziyagil yalısında yasak aşk yaşanmaya başlanır. Dizinin sonunda bu yasak aşk ortaya çıkar ve Bihter kendini vurarak intihar eder. Bihter’in intihar etme sahnesi izleyiciyi duygulandıran sahne olmuştur. Bunun üzerine Behlül’e karşı savaş ilan edilmiştir. Behlül, aşkına sadık çıkmamış, amcasının verdiği zenginliği kaybetmemek için Bihter’i yarı yolda bırakması hainlik olarak algılanmıştır. Bihter ise eşini aldatan kadın olsa da, aşka olan saplantılı tutumu, cesaretli olup bu aşk için nelerden vazgeçeceğini göstermesi Türk halkı tarafından hoş görülmüş, sevilen karakter olmuştur. Her 24 Haziran’da sosyal medyada hashtag olarak ölüm yıl dönümü anılmaya devam eder.
Doktorlar – Ömer’in Ölümü
Yayınlandığı dönem ve tekrar eden izlemeleriyle çokça bahsedilen dizidir doktorlar. Levent’in Ela’yı nikah günü terk etmesi, Levent’in “güvensiz” olduğu ilan edildiği dizi. Bu dizinin bir de ölüm sahneleri vardır ki, izleyicinin gözünden yaşlar akıtan… Mesela, Ömer’in ölüm sahnesi..
İlhan Mansız’ın hayat verdiği Ömer karakteri kalp hastasıdır. Bu hasta, hastanede yeni işe başlayan Cerrahi Asistan Dr. Zeynep’e aşık olur. Bu aşkın önüne geçilmek istense de, aşk büyür, alevlenir ve Ömer’e yeni bir kalp bulunmasına kadar uzar gider. Ömer’e beyin ölümü gerçekleşmiş olan bir hastanın kalbi nakil edilir ve Ömer bu vesileyle Zeynep’e evlilik teklif eder. Bir gece hastanede baş hekimin yeğeni için düzenlenen doğum günü partisine süslenip, hazırlanıp giden Zeynep, ölüm haberiyle yıkılır. O sahne günümüzde dahi hüzünlenip, ağlamak isteyenlerin durağı olur.
Muhteşem Yüzyıl – Şehzade Mustafa’nın Boğdurulması
Tarih dizilerinden dönemin efsane dizisi Muhteşem Yüzyıl’dır. Oyunculukların harika olarak nitelendirildiği dizi de bir şehzade vardır ki, yeniçerilerin sevdiği kadar Türk halkı da bayılarak sevmektedir onu. Şehzade Mustafa’dan bahsetmekteyiz. Şehzade Mustafa’nın babasına isyan ettiği sanılması üzerine harekete geçen Sultan Süleyman, oğlunu otağına çağırıp öldürmüştür. Cellatlar tarafından boğulmaya çalışılan güçlü şehzade, sonunda boynuna geçirilen iple öldürülür. Ölüm sahnesinde arka fonda çalan; “Zahid Bizi Tan Eyleme” melodisi üzerine ekrana yansıyan bu sahne unutulmayan sahneler arasındadır.
Ezel – Ramiz Dayı’nın Selma’sına Kavuşması
Dönemin en iyi dizilerinden biri de Ezel’dir. Bu dizi de, Ramiz Dayının kabadayılığının ardında yatan özlü sözleri sevilir. Ramiz Dayı, hapishanede tanıştığı Ömer’in hikayesine ortak olup Ömer’i intikam için Ezel’e dönüştürür. Ezel ile iyi ikili olduktan sonra koca İstanbul’un karanlık altına hükmetmeye devam eder, gençliğinde olduğu gibi. Gençliğinde bir kız uğruna evli ve çocuklu iken arkadaşına ihanet eder. Bu arkadaşının ismi Kenan’dır. Bu hikayenin intikamı Kenan tarafından görülmek istenir ve intikam uğruna çok canlar gider. Bu canlardan birisi de, canından çok sevdiği Selma’sıdır. Selma öldükten sonra kızı Azad’ı bu savaşın ortasından kurtarmak için Ezel ile birlikte bir çatışmaya girer. Aldığı kurşun yaralarından bilerek, isteyerek ölmeyi yeğler. Ramiz Dayı, Türk halkının dayısı olur bir anda. Sosyal medyada onun özlü sözleri dolaşır durur.
Kurtlar Vadisi – Süleyman Çakır’ın Öldürülmesi
Bir zamanların çoğunluğunu erkek izleyicilerin oluşturduğu dizisi olan Kurtlar Vadisi, döneme damga vuran dizilerden birisiydi. Vurdulu, kırdılı.. Devlet ile mafya arasındaki ilişkinin anlatıldığı dizide Süleyman Çakır karakteri vardı. Çakır karakterini canlandıran Oktay Kaynarca’nın oyunculuğu Türk halkı tarafından beğenilmiş, saygı duyulmuştu. Çakır’ın ölümü de halkımızı hüzne boğmuştu. Hatta Çakır’ın ölümü gerçekmişçesine cenaze namazı kılınan karakterlerden birisi olmuştu Oktay Kaynarca.
SONUÇ
Türk dizilerinde çok sevilen karakterler vardır. Bu karakterler her akşam evimize neşe ve hüzün getirir. Çoğu zaman bu karakterleri izlemeye can atan Türk halkı, işini gücünü bırakır. Dizilerin sonunda ya da sezon finallerinde sevilen karakterlerin ölmesiyle üzülürüz, ağlarız, sosyal medya da ağıtlar yakarız. Çünkü onlar sevdiğimiz, değer verdiğimiz, düşlerimizde ve hayallerimiz de can verdiğimiz karakterlerdir. Sonuca baktığımızda, diziler Türk insanını etkiliyor ve bu etki hayat şeklimizde etkin araç oluyor. Hayallerimizde kimi zaman Bihter gibi olmak istiyoruz, Çakır gibi delikanlı olmak için uğraş veriyoruz. Ağzımızdan çıkan kelimelerde Ramiz Dayı’yı arıyoruz. Kurgu bir anda gerçeğe dönüşüyor. Bu döngü toplumu şizofrenleştiriyor. Medyanın gerçeklerinden birisi de şizofren toplum yaratmaktır.