Venedik Film Festivali
Dünyanın en eski film festivallerinden biri olarak gösterilmekte olan Venedik Film Festivali, adından da anlaşılacağı üzere İtalya’nın Venedik şehrinde gerçekleştirilmektedir.
1932 yılından bu zamana kadar, Ağustos ve Eylül ayı aralığında düzenlenmeye devam eden bu festivale sayısız film katılmış, sayısız ödüller sahiplerini bulmuştur. Ödüllerin simgesini ise altın aslan ve volpi kupası oluşturmuştur.
Bugün bilinen 9 (Cannes, Berlin, Locarno, Dan Sebastian, Rotterdam, Sundance, Toronto, Karlovy) festivalden birisi olan Venedik Film Festivali diğer film festivallerinde olduğu gibi yönetmenler tarafından gönderilen filmleri jürilerin değerlendirme sonucuyla başarılı filmleri, başarılı yönetmenleri, kadın ve erkek oyuncuları, senaryoları öne çıkaran önemli festivallerden birisi olarak gösterilmektedir.
Sinemanın yedinci sanat olarak değerlendirilmesinin ardından sanatın en açık şekilde açığa çıkarıldığı platformlardan olan film festivallerinden Venedik’in en önemli festivallerden biri olduğu da unutulmamalıdır. Bu festivale Uluslararası niteliğinden dolayı katılım gösteren ülkelerden, yönetmenlerden ve filmlerden birisi Türkiye olabilmektedir. Bugün 79’uncusu düzenlenen Venedik Uluslararası Film Festivali’ne “Rutubet” adlı filmiyle Türk yönetmen Turan Haste’nin isminin anılmasının ardından daha önceden Türk yönetmenlerden hangi isimler bu festivale katılmıştır sorusuna karşılık, Türk yönetmenin katılım gösterdiği dönemdeki filmlerden birini değerlendirelim.
65.Venedik Film Festivali’nden
-Semih Kaplanoğlu-Süt
-Ferzan Özpetek-Mükemmel Bir Gün
-Selim Evci-İki Çizgi
SEMİH KAPLANOĞLU-SÜT
Söylemez’in “Türk Sinemasında Rüya Gerçeği: Semih Kaplanoğlu ve Yusuf üçlemesi” adlı çalışmasına bakıldığında Yavuz Selim Söylemez Süt filmi için şu yorumlamayı yapmıştır:
“2008’de gösterime giren Süt üçlemenin ikinci filmidir. Yönetmen seyirciyi bu filmde Yusuf’un delikanlılık yıllarına götürür. Yusuf hala kasabadadır. Bir yandan annesiyle beraber süt satarak evin geçimine yardımcı olurken diğer yandan şiirlerini bir yerlerde yayınlatabilmek için uğraşmaktadır. Bir şekilde kasabadan çıkmak için fırsat kollamaktadır. Askerlik için gittiği şubede de çürük olduğunu öğrenir ve yıkılır. Türk toplumunda askerlik yapmamanın baskısını üzerinde hissetmeye başlar. Yusuf’un annesi ise oğlunun yavaş yavaş evden kopuş sürecine girdiğini görmüş ve yalnız kalmaktan korkarak bir istasyon şefiyle bir gönül ilişkisi kurmuştur. Bu durum annesinin bütün ilgisini yıllarca tek başına çeken Yusuf için oldukça sarsıcı olur. Süt üçlemenin içerisinde rüya sahnelerini en az barındıran filmdir. Sadece bir rüya sahnesi (Yusuf’un yayın balığını annesine getirmesi) vardır. Yönetmen bu film için Yumurta’daki Yusuf’un kendi gençliğini hatırlamasıdır demektedir (Sinema Dergisi, 2010 aktaran Söylemez, 2014:s.153). Bu anlamda Süt’ün bizzat kendisi yönetmenin gördüğü bir rüya olarak ele alınabilir. Çünkü aynı söyleşide yönetmen bu filmden bahsederken kendi delikanlılık yıllarına gönderme yapmaktadır. İnsanın kendini tam olarak ifade edemediği bu yıllardaki arada kalmışlık, hayata tam olarak katılamama duygusunun kendisi için çok önemli olduğunu ifade eder. Bu filmde yönetmenin kendi geçmişiyle bir anlamda filminde/rüyasında hesaplaştığı görülür”(Söylemez, 2014;s.153)
72.Venedik Film Festivali’nden
-Fatih Akın-The Cut
-Kaan Müjdeci-Sivas
KAAN MÜJDECİ-SİVAS
Wikipedia kaynaklarına göre, Sivas filminin konusu şu şekildedir:
“11 yaşındaki Aslan’ın yaşadığı küçük köydeki tek gündeliği okula gitmek ve arkadaşlarıyla vakit geçirmekten ibarettir; en büyük derdiyse aynı sınıfta okuduğu Ayşe’ye olan aşkıdır. Bir gün yaşadıkları yerde bir hayli popüler olan köpek dövüşlerinden birine denk gelen Aslan, burada dövüşü kaybeden ve yaralanıp yere yığılan Sivas adında terk edilmiş kangal köpeğiyle karşılaşır. Bu karşılaşma o andan itibaren yaşayacağı hayatı etkileyecek en önemli dönüm noktalarından biri olur”(wikipedia.org)
72.Venedik Film Festivali’nden
-Emin Alper-Abluka
-Senem Tüzen-Ana Yurdu
SENEM TÜZEN-ANA YURDU
Ana Yurdu filminin konusu ise şu şekildedir:
“Nesrin, eşinden ve işinden ayrıldıktan sonra vefat eden anneannesinin evine gelir. Köylü misafirperver, sıcakkanlı ve biraz da meraklıdır. Nesrin vefat eden anneannesinin evinde kalarak, yazmak için uğraş verdiği romanına odaklanmak istemektedir. Ancak birtakım engellerle karşılaşır. Bu engellerden en büyüğü de annesidir. Nesrin’in annesi sürekli kızını arayıp, ne yapmakta olduğunu merak etmektedir. Nesrin ise, asi ruhludur. Ve annesine hesap vermekten hoşlanmayan bir kız evlattır. Halise kızını merak ettiğinden, kızının yanına gelip, onun başında durmak ister. Nesrin, buna karşı çıkmaz ama annesi muhafazakar olduğundan, Nesrin’in her şeyine karışmakta ve Halise, modern Nesrin yapısına karşı çıkmaktadır. Anne-kız, ikisi de farklı kafa yapısına sahiptirler. Bu yüzden anlaşamayarak sürekli çatışma halindedirler. Nesrin, annesinin köye geldiği ilk günlerde annesini anlamaya çalışmakta ve ona karşı gelmemek için kendisini baskılamaktadır. Bu anlarda, kendisini müzik ile özgür bırakmaktadır. Köy kadınlarının etkisi ile Halise, kızına daha fazla baskı yapmaya çalışarak onun psikolojisini etkilemektedir. Halise’nin ve köy kadınların dini ritüelleri Nesrin’i korkutmaktadır. Çünkü Nesrin dini ritüellere inanan birisi değildir. Annesinin kendi özel hayatı hakkında köy kadınlarına dert yanması onu üzmektedir”(Erbayrakçı, 2022:s.132-133)
SONUÇ
Venedik film festivaline birçok Türk yönetmenin katılımın ardından Türk basınında konuşulan festivallerden birisi olan Venedik film festivali, Nuri Bilge Ceylan’ın, Derviş Zaim’in, Ömer Kavur’un, Semih Kaplanoğlu’nun, Fatih Akın’ın, Kaan Müjdeci’nin, Ferzan Özpetek’in, Senem Tüzen’in, Emin Alper’in ve daha birçok basına yansımayan Türk yönetmenlerinin filmleriyle tanınmıştır.
Filmlerin geneline bakıldığında bağımsız sinemanın öngördüğü psikolojik nedenler filmlerin ana temasını oluşturmaktadır. Filmlerde problemler ortaya konulmakta ve baş karakterin bir sorunu üzerinden konu ilerlemektedir. Konu ilerleyip problemler ortaya konulsa da, filmin sonunda problemler çözüme kavuşamamaktadır. Bu da sinemayı sanat yapan temel amacı ortaya koymaktadır. Karakterin psikolojik analizini kameranın teknik biçimleriyle yapan yönetmenin en önemli aracı ise kamera olmaktadır.
Uluslararası film festivallerine katılan Türk yönetmenler filmlerinde bağımsız sinemanın öngördüğü konulara değinmekte ve sinemayı sanat yapan yöntemleri benimseyerek konunun içselliğini kameraya yansıtmaktadırlar. Bu da yetenek, bilgi, beceri isteyen bir konudur. Bugüne kadar Venedik Film Festivaline katılan Türk filmlerinin sayısı her ne kadar az olsa da, Türk yönetmenlerin başarıları ve festivalde jüri üyesi olarak görev yapmaları festivale olan ilgilerini ortaya çıkarmaktadır.
KAYNAKÇA
- Erbayrakci, K. “Türk Sinemasında Kadın: Kadın Yönetmenlerin Gözünde Kadının Konumlandırıldı”, “Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü”, “Yüksek Lisans Tezi”, Bişkek, 2022
- Söylemez, Y. “Türk Sinemasında Rüya Gerçeği: Semih Kaplanoğlu ve Yusuf Üçlemesi”, “Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi”, Yıl/Year: 2014, Cilt/Volume: 11 Sayı/Issue: 25, s. 143-157
- Trthaber.com/Venedik Film Festivalinde Yarışacak Filmler Belli Oldu/Erişim: 27.07.2022
- Tr.m.Wikipedia.org/Venedik Film Festivali ve Sivas Filmi
- Hürriyet.com.tr./72’nci Venedik Film Festivali/Erişim:29.07.2015