Sizlere ilk kadın yönetmenlerimizden olan Türkan Şoray’dan bahsetmek istiyorum. Onu tanıyanlar tanıyor elbette. Ama yönetmenliğini bilmeyenler de vardır diye düşündüm ve Şoray’ın yönetmenliğini anlatmak istedim. İyi okumalar.
Serüvenin Başlangıcı
Oyuncu kimliğinin yanı sıra yönetmenlik de yapan Yeşilçam’ın ilk kadın yönetmenlerinden olan Türkan Şoray, oyunculuktan yönetmenliğe adım atmış bir isimdir. 1972 yılında oyunculuk serüveninin yanına yönetmenlik deneyimini de eklemiştir. Çok daha öncesinde yönetmen olmayı kafasına koymuş olsa da, erkek egemen sinemada birtakım eleştirilere maruz kalmaktan çekinmiştir. Nitekim sert eleştirilerle de karşılaşmıştır. İlk asistanlık deneyimini Atıf Yılmaz’ın yanında (1971) ‘Güllü’ filminde yaşamak istemiş ancak bu filmin asistanlığını üstlenen Zeki Ökten, Şoray’a karşı davranışlarının sert olmasından dolayı Türkan Şoray, asistanlık yapma işini bir süre ertelemiştir.
Dönüş (1972)
Asistan olmak yerine yönetmen olmayı hedeflemiştir Türkan Şoray. Bu esnada “Dönüş” (1972) filminin hikayesini kafasında kurgulamış ve tanıdık yapımcılara durumu anlatıp destek almaya çalışmıştır. Murat Köseoğlu beklenilen ilgiyi göstermese de, İrfan Ünal hikayeyi beğenmiş ve senaryo işini Safa Önal’a vermiştir. Ünal, bu filmin hikayesini kurgulayan Türkan Şoray’ın kendi hikayesinin yönetmeni olmasını istemiş, ilk başta Şoray yönetmen olmaya çekinse de sonrasında Ünal’ın teklifini kabul edip ilk yönetmenlik için yoğun çalışmalara başlamış.
Yönetmenlik işinin erkeğe özgü algılanması nedeniyle, çoğu kişi Türkan Şoray’ın yönetmenliğini sert bir dille eleştirmiş, ‘stardan yönetmen olmaz’ sözleri duyulmaya başlanmıştır. Asistanlık için Zeki Öktene teklifte bulunulmuş ve Ökten, oyuncunun altında asistanlık yapmak istemediğini bildirmiştir. Şerif Gören ise teklifi kabul ederek, çekimlerde Türkan Şoray’a yardımda bulunmuştur. Filmin oyuncuları için de birkaç erkek oyuncuya teklif götürülmüş. Fikret Hakan, Ahmet Mekin, Orçun Sonat gibi oyuncularda, filmin yönetmenliğini kadının yapmasından dolayı teklifleri geri çevirmişler. Kadir İnanır teklifi kabul eden tek isim olmuş ve Şerif Gören’in çekimler esnasında Şoray’a yardımıyla ortaya güzel bir film çıkmıştır. “Dönüş” filmi Memduh Ün, Atilla Dorsay gibi eleştirmenler tarafından beğenilmiş, seyircide filme olumlu göz ile bakmıştır. Aynı zamanda yurt dışında da büyük ilgi görmüştür.
Bodrum Hakimi (1976)
1973 yılında “Azap” filmiyle ikinci yönetmenlik çalışmalarına başlayan Şoray, melodram üzerine kurulu olan bu filminde birinci filminde olduğu gibi zorluklar yaşamıştır. Şoray, asistan ile uyumlu bir çalışma gerçekleştirememiştir. Şoray’ın bu ikinci filmi, birinci filmi kadar beğeni alamamıştır. 1976 yılında, Yeşilçam’ın erotik film furyasından uzakta kalan Türkan Şoray, “Bodrum Hakimi” (1976) filmin yönetmenliğini üstlenerek kadınlık anlayışına yeni bir bakış getirmeye çalışmıştır.
Erdoğan Tokmakçıoğlunun hikayesi olan Bodrum Hakimi’nin senaryosunu Safa Önal yazmış ve Kadir İnanır oyunculuğu, Türkan Şoray’ın yönetmenliğiyle film, beğenilen filmler arasında yerini almıştır. Film aşk filmidir. Türkan Şoray ve Kadir İnanır oyunculuğuyla ‘olanaksız aşk’ ifade bulmuş, işi ve aşkı arasında kalan kadının, işini seçmesi kadın bakış açısına yeni bir anlayış kazandırmıştır. Filmin yapımcılığı Akün film’e aitti ve Akün, filmin siyasi çerçevede değil, aşk üzerine durmasını istemesi nedeniyle aşk filmi olarak (1976) ‘Bodrum Hakimi’ filmi ortaya çıkmıştır. Oysa ki Vedat Türkali tarafından filmin hikayesi siyasete dayandırılmak istenmiştir.
Yılanı Öldürseler (1981)
“Yılanı Öldürseler” (1981) filmi, Türkan Şoray’ın Işıl Özgentürk ve Arif Keskiner’in katkılarıyla, Yaşar Kemal’in romanından uyarlanmış bir şekilde çekilmiştir. Adana’da çekilen filmin çalışmaları Türkan Şoray’ı yormuş, bir kabusa sürüklemiştir. Kötü bir film yaptığını düşünen Şoray, dünyanın her yerinde gösterime sunulan bu filmiyle, seyirciden olumlu cevaplar almıştır. Ancak anlatım, kurgu ve dil üçgeninin birbirine uyumlu olmamasından dolayı eleştiren nitelikte bir film olduğu da söylenebilir. “Yılanı Öldürseler” (1981) filmi doğu filmidir. Filmde yakın planlar çok az kullanılmış, filmin görsel yanı minyatür türe yakındır. Kurgusu da kısa planlardan oluştuğundan film eleştiri alabilecek bir tür film olmuştur.
Uzaklarda Arama (2015)
Türkan Şoray’ın yönettiği filmlerde oyuncu olarak da kamera önünde olması onu zorlamıştır. Bu durumda kendi kendisini de yönetmek zorunda kalmıştır. “Uzaklarda Arama” (2015) filmiyle son kez yönetmenlik yapan Şoray, bu filminde 9 yaşındaki küçük bir çocuğun gözünden aşk hikayesi, kasaba halkının göstermiş olduğu tepkiler, pavyonun küçük bir kasabaya taşınması anlatılmıştır. Filmin yapımcılığını Şoray’ın kızı olan Yağmur Ünal yapmıştır ve filmden iyi bir hasılat elde edilememiştir. Beğenilmeyen filmler arasında da yerini alan bir tür film olmuştur.
Türkan Şoray’ın yönetmenlik serüveni, bir kadın olarak zorlu ve mücadeleci olmuştur. Yönetmenlikten önce oyunculuk kariyeri, yönetmen olmasını olumsuz anlamda etkilemiştir. Yönetmenlik yaptığı filmlerinden olumlu ve olumsuz eleştirilerde almıştır. Her ne kadar olumsuz anlamda eleştiri almış olsa da Şoray, bir kadın yönetmen olarak Yeşilçam dönemine damga vurmuştur. Cahide Sonku ve Bilge Olgaç’ın ardından kadın olarak ilk yönetmenlerimiz arasında yerini almıştır.
Kaynakça
- Dorsay, A. ‘Sümbül Sokağın Tutsak Kadını’, (2003), Remzi Kitabevi.