Yeşilçam Yıldız Sistemi
Türk sinemasında Yeşilçam dönemi, 1950 yılında Lütfi Ömer Akad öncülüğünde başlamıştır. Lütfi Ömer Akad, Türk sinemasında yeni bir sinema dili geliştirmiştir. Bu dönemdeki filmler, Beyoğlu Yeşilçam sokağında çekildiğinden sinemaya Yeşilçam adı verilmiştir. Sinema bu dönem içerisinde endüstrileştirilmiştir. Sinema adeta eğlence aracı olmuş ve bu dönemde köy, kan davası-namus, salon komedisi tarzında bolca film çekilmiştir. 200’den fazla film çekilen dönemi kapsayan Yeşilçam, yıldız sistemiyle oyuncuları parlatmıştır. Bir yıldız oyuncu aynı tarzda filmlerde, aynı karakter kalıbında oynamıştır. Bundan dolayı Yeşilçam eleştirilen nitelikte bir dönemdir.
Yeşilçam sinemasında, piyasa romanları filme uyarlanmış ve Türk sinemasında bu filmler ölümsüzleştirilmiştir. Melodram türünde çekilen filmler, seyirciyi salona bağlamıştır. Seyirci salona filmi değil, yıldız oyuncusunu görmek için gelmiştir. Bir filmin izlenme nedeni yıldız olgusundan geçmiştir. Yeşilçam’ın yıldız sistemi, geleneksel yerli kültürüne dayanmaktadır. Yıldız sistemi, Türk sinemasını sektör haline getirmiş ve sinema sanattan çok ekonomiksel araç olarak görülmüştür. Yıldız kavramı, seyircinin tüketimiyle oluşmuş, kültürel meta olmuştur. Yeşilçam sinemasında; sevilen ve çok izlenen filmler, seri film olarak piyasaya nam salmıştır. Bunlardan biriside, Küçük Hanımefendi seri filmdir. Bu filmle Belgin Doruk, küçük hanımefendi lakabına sahip olmuş ve seyircilerden tam not almıştır.
Küçük Hanımefendi Filmi (1961)
Küçük hanımefendi filmi, 1960 döneminin seri filmi olarak karşımıza çıkmaktadır. Film komedi türünde bir film ve yönetmen koltuğunda Nejat Saydam oturmaktadır. Filmde, iki aşk üzerinden bir komedi ortaya konulmuştur. Filmin konusu servet ve güçtür. Para güç konumunda olmuş ve kimsesiz kızın serveti, yakışıklı oğlan tarafından korunmaya çalışılmıştır. Bu kimsesiz kız tahmin edileceği üzere Belgin Doruk’tur. Yakışıklı oğlan ise Ayhan Işık.
Bu dönemin jön ve kadın yıldızını bir araya getiren bu filmin sevilmeme şansı yüzde sıfır ihtimal demek yanlış olmaz. Filmin konusu şu şekildedir; Ömer(Ayhan Işık), kumar borcu yüzünden bütün servetlerine haciz konulması üzerine Avukat Feridun Bey’le görüşür. Feridun Bey, Ömer’in Neriman ile (Belgin Doruk) tanışmasını sağlayacak araç olur. Neriman, serveti olan ancak üvey annesi tarafından servetine el konulmak istenen kimsesiz kızdır. Üvey anne serveti ele geçirmek adına Neriman’ı akıl hastanesine göndermeye çalışır. Neriman durumun farkındadır ve Üvey anne Fehime’den kurtulmak için Avukat Feridun Bey’den yardım talep eder. İki gencin kaderini Avukat Feridun Bey çizer. Feridun Bey, Neriman’la Ömer’in evlenmesi sonucunda ikisinin de bir çıkış yolunun olduğunu söyler. Ömer ilk başta bu karara karşı çıkar ancak annesi ve dayısının ısrarı sonucunda evlenmeye razı gelir. Ömer, Neriman’ı ilk gördüğünde beğenmez. Çünkü Neriman, bakımsız ve eski kıyafetler giymektedir. Neriman bunun farkına varır ve hem sevgi hem de nefret beslediği bu adama karşı oyun oynar ve Ömer’in sevgisini kazanır. Sonunda gerçekler açığa çıkar ve Ömer, Neriman’dan aldığı ders sonucunda Neriman’ın ismini sayıklar olur.
Küçük Hanımefendi filmi; Küçük Hanımefendinin Kısmeti, Küçük Hanım Avrupa’da, Küçük Hanım’ın Şoförü seri filmi olarak karşımıza çıkmaya devam eder. Bu filmlerle Belgin Doruk, Neriman karakteriyle büyük beğeni kazanır.
Küçük Hanımefendi Belgin Doruk Kimdir?
Belgin Doruk, Küçük Hanımefendi filminde gösterdiği güzel performans ile gözleri büyülemiş güzel kadın oyuncularımızdandır. Kısacası, Yeşilçam sinemasının yıldız kadın oyuncularından birisidir. 1936 yılında, annesinin iyi dilekleriyle dünyaya gelen Belgin Doruk, annesinin sinemaya olan düşkünlüğünü anne karnında hissetmiş, 5 yaşında sinemayı tanımış ve 1952 yılında ‘yıldız’ dergisinin düzenlediği oyuncu yarışmasına katılarak oyuncu olmuştur. Bu yarışmayı Ayhan Işık ile beraber kazanma şansını elde etmiş olan Doruk, okul ve sinema arasında tercih yapmak zorunda bırakılmıştır. Sinemayı tercih ederek, 16 yaşında yönetmenliğini Faruk Kenç’in yaptığı Çakırcalının Definesi adında ilk filminde sahnelere adım atmıştır. 1953 yılında düzenlenen güzellik yarışmasında da Türkiye 2’ncisi olarak güzelliğini ispatlamıştır. Belgin Doruk, Zeki Müren’li filmleriyle Türk sinemasında tanınmaya başlamıştır. Belgin Doruk’un güzelliğini Zeki Müren tamamlamıştır. Kırık Plak(1959), Hep O Şarkı(1961), Hayat Bazen Tatlıdır(1964)…
Bu kadar güzelliğinin yanında hayatı gülmeyen kadındır Belgin Doruk… Başarılı hayatına Faruk Kenç aşkını sığdırmıştır. Faruk Kenç ile evliliğinin ilk yıllarında mutlu mesut yaşarken, hayatında mutsuzluğunun izlerini, Faruk Kenç’in kendisine olan ilgisizliğinde fark eder olmuştur. Bu mutsuzlukta bir de Gül adını verdikleri kızını dünyaya getirmiştir. Doğumla birlikte aldığı kilolar Doruk’u iyicene mutsuz etmiştir. Annesinin tavsiyesi ile OBEX adında zayıflama ilacını kullanmaya başlayan Belgin Doruk, ilacın etkisiyle film çekimlerine ara vermeden devam etmiştir. Bir süre sonra Doruk, Özdemir Birsel’e olan aşkından dolayı Faruk Kenç ile ayrılmış ve ikinci büyük aşkıyla evlenmiştir. Özdemir Birsel işkoliktir ve Belgin Doruk’un istediği sevgiyi verememiştir. 1967 yılında Aydın gelir dünyaya. Doruk, ikinci çocuğunu da dünyaya getirmiştir. Bu kez Pat isimli zayıflama ilacını kullanmaya başlamış, bu ilaç ona hiç iyi gelmemiş ve mutluluğu içki de aramıştır.
Bir zamanların yıldız kadın oyuncusunun düşüşü 1967 yılından sonra kendini göstermiştir. Özdemir Birsel’inde işleri kötüye gitmiş ve maddi sıkıntıyla Belgin Doruk, kendini akıl hastanesinde bulmuştur. Akıl hastanesinde kötü muamele görmüş hatta zincire vurulduğu bile söylenmiştir. Yeşilçam filmlerinin güzel yıldızı, akıl hastanesine terk edilmiştir. Evine icra gelmiş, şişmanlığından kurtulamamış, sinirleri yıpranmış bir şekilde yaşamını devam ettirir. Eşinin kendisini aldattığını düşünen Belgin Doruk, durumu umursamamaya çalışsa da, kederlidir ve acı çekmektedir. Özdemir Birsel’in iflası, Belgin Doruk’un 120 kilo da olmasını sağlayan acı gerçek olmuştur. Belgin Doruk daha fazla dayanamayarak intihar etmiştir ama intihar bir işe yaramaz ve Takvimler 27 mart 1995 yılını gösterdiğinde Belgin Doruk o arzuladığı ölümü bir kalp krizi sonucunda bulur.
Bir yıldızın hayatını, Yeşilçam Sineması mı söndürmüştür yoksa kendisi mi?
Yeşilçam büyük bir sinema sektörüdür. Bu sinema sektörü yıldız yaratır ve yıldız söndürür. Kadın oyuncular, rol aldıkları filmlerde hayatından çok başarısıyla konuşulmak ister. Rol aldığı karakterle özdeşir ve performansıyla mükemmel karakter yaratır. Sinema böyle bir şeydir. Oyuncu başarılı hayata sahipse oyuncudur. Başarılı bir hayata sahip değilse oyuncu değildir. Oyuncu olmak için güzel olmak gerekir algısı Belgin Doruk’un hayatını bir küle çevirmiştir. Yaşının geçmesi ve hayatında yaşadığı psikolojik sorunları belki de sinema ile aşabilir ve yeni açılan kapılarla mutlu olabilme edinimine sahip olabilirdi. Yeşilçam, oyunculuk performansı düşük olan oyuncularına kapısını açmaz ve adeta ölüme terk eder bir zamanlar meşhur ettiği yıldız oyuncularını. Yıldız oyuncularında alkole olan alışkanlığı, bir dönem kapatır ve bir zamanlar sen meşhurdun algısı yaratır.