MEŞRU SAVUNMANIN SINIRINDA BİR HAYAT: MELEK İPEK

Yazar: Berfin AĞAÇDİKEN

Melek İpek, hepimizin hafızasına jandarmaların arasında yüzündeki şiddet izleri ve kırmızı paltosuyla kazındı. Melek, kendisine eziyet eden ve cinsel saldırıda bulunan eşini öldürmesi sonucu tutuklandı ve yaklaşık 3.5 ay sonra hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek tahliye edildi. Melek’in savunması neden meşru görüldü? Savunmanın sınırları nasıl çizildi? Sistematik şiddet mağdurunun, savunmanın sınırlarını aşması hali nasıl değerlendirilmeli?

SİSTEMATİK ŞİDDET VE EZİYET SUÇU

Şiddet, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2. maddesinde, “Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı” şeklinde tanımlanmıştır. Sistematik şiddet ise, uzun zaman dilimine yayılacak şekilde süreklilik arz eden fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve sözlü şiddet olarak tanımlanabilir. Sistematik şiddetin cezai yaptırımı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Eziyet Suçu” başlıklı 96. maddesinde “Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde ifade olunarak hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, kanun koyucu eziyet suçunun ağırlaştırıcı nitelikli halleri arasında suçun eşe karşı işlenmesini öngörmekle birlikte, resmi nikahı bulunmayan partnere karşı işlenmesini ağırlaştırıcı nitelikli hal olarak görmemekle “cezasız ve infazsız” eziyetlere teşvik etmektedir.

Eziyet, gündelik hayatta yalnızca fiziksel veya cinsel şiddetin uç boyutlarda gerçekleşmesi halinde meydana gelebilirmiş gibi yansıtılsa da Yargıtay’ın da yerleşik içtihatlarında değindiği üzere belirli aralıklarla dövme, aşağılama, korkutma, özgürlüğünden yoksun bırakma gibi eylemlerin gerçekleşmesi halinde meydana gelecektir. İlgili hüküm uyarınca, kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışlar tanımlanmamakla birlikte, 5237 sayılı Kanun’un 94. maddesinde hüküm altına alınan işkence suçunun maddi unsurları arasında “İnsan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranış” olarak sayılan fiiller eziyet suçu bakımından da uygulama alanı bulacaktır. Eziyet suçunun kasten yaralama, kötü muamele, cinsel taciz/saldırı, hakaret, tehdit gibi suçlardan zamansal nicelik (süreklilik) itibarıyla ayrılmasının en önemli sonucu; kişiden kişiye değişmekle birlikte, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki uzun süre hatta hayat boyu devam edebilecek tahrip edici etkilerinin bulunmasıdır.

MEŞRU SAVUNMA VE SINIRININ SİSTEMATİK ŞİDDET BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Meşru müdafaa, Türk Dil Kurumu tarafından “Bir saldırı karşısında kişinin kendisini koruması” olarak tanımlanmıştır. Meşru savunma, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde ise “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” şeklinde hüküm altına alınarak hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenmiştir.

Kanunun lafzından da anlaşılacağı üzere, meşru savunmanın söz konusu olabilmesi için saldırının gerçekleşmesi veya gerçekleşeceğinin muhakkak olması gerekmektedir. Savunmanın, gerçekleşen saldırıya yönelik olması halinde savunmanın meşruluğu sınırlarının çizilmesi; gerçekleşmesi muhakkak olan saldırıya karşı gerçekleştirilen savunmanın sınırlarının çizilmesinden daha kolay olabilmektedir. Bilindiği üzere, sona ermiş bir saldırıya yönelik gerçekleştirilen savunma meşruluğunu yitirecektir ve bu kapsamda şartları oluşmuşsa haksız tahrik kurumunun uygulanabilirliği söz konusu olacaktır. Tartışma konumuz ise, sistematik şiddete maruz kalan kişilerin savunmalarının meşruluğunun saptanmasıdır. Değinmek gerekir ki, meşru savunmanın cezasızlık alanını genişletme amacının bulunmadığını, hukuki koruma alanının devletçe sağlanamaması/sağlanmaması ve benimsenen politikalarla özellikle kadınların kendilerini “savunma bekçileri” olarak yetiştirmelerine itilmiş olduklarını unutmamak gerekir.

Sistematik şiddet mağdurunun, o an için gerçekleşmemiş fakat gerçekleşeceği kesin olan saldırıyı defetmek amacıyla savunmada bulunmasında mağdurun yaşadığı korku ve savunma iç güdüsünün zamana yayılarak katlanmış olduğunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Gerçekleşmesi muhakkak olan saldırıyı defetme biçiminin yargı makamlarınca dar sınırlarla incelenmesi, halihazırda gerçekleşen bir saldırıda kendini savunma imkanı bulunmayan ancak saldırının muhakkak olduğu fakat önce davranmadıkça bu saldırıdan kurtulma imkanı bulunmayan kişilerin hakkaniyete uygun düşmeyecek şekilde cezalandırılması sonucunu doğurmaktadır. İlgili hükümce, mağdurun saldırıyı “o anda def etme zorunluluğu” bulunmasının, şiddet failinin eylemlerinin mütemadi ve gerçekleşeceğinin muhakkak olduğu göz önünde bulundurulduğunda mağdurun savunmasının zamanının “o an” olarak değil “fırsat bulduğu an” olarak okunması gerekmektedir. Önem arz eden husus, saldırının gerçekleşeceğinin mutlak olmasıdır. Bu kapsamda tanık beyanları, mağdurun şikayet zinciri (!), mağdur ve fail arasında gerçekleşen konuşma ve mesajlaşmalar, süreklilik bağını koparmayacak şekilde mağdura yönelik gerçekleştirilen önceki şiddet eylemleri göz önünde bulundurulmalı ve bu mutlaklık mağdur ve fail arasındaki “korunmaya muhtaçlık dengesi” gözetilerek değerlendirilmelidir.

MEŞRU SAVUNMA SINIRININ AŞILMASI

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 27. maddesinde Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur. Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.” şeklinde ifade edilerek meşru savunma sınırının aşılması halinde uygulanacak usul hüküm altına alınmıştır. Yukarıda değinildiği üzere, savunmanın orantılı ve ölçülü olması gerekmekte, bu koşullar sağlanmadığında savunmanın meşruluğu yönünden sınırın aşıldığı kabul edilmektedir. Sınırın kasten aşılması hali, cezai sorumluluk kapsamındadır. Kanun koyucu, taksirle işlendiğinde cezalandırılan bir fiilin bulunması ve savunmanın taksirle aşılması halinde cezada indirim öngörmüştür.

İlgili hüküm kapsamında önem arz eden husus, “mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş sonucu” savunmada sınırın aşılmasıdır. Mazur görme, saldırının mağdura veya mağdur için önemli olan kişiye yönelmesi halinde mümkündür. Sistematik şiddet mağdurunun, yaşadığı sinmişlik üzerine korkusunun katlanması ve gündelik hayatında bunun kaygıya dönüştüğü göz önüne alındığında; gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhakkak olan saldırıya karşı duyduğu korku, telaş ve kaygı şeklindeki heyecanın etkisi altında savunmada sınırı aşması somut olaya göre mazur görülebilecek nitelikte sayılmalıdır.

MELEK İPEK’İN MAZUR GÖRÜLEN SINIRI

Şiddet öyküsünü detaylıca anlatmak yerine, Melek’in kendisine eziyet eden ve cinsel saldırıda bulunan eşine karşı öz savunmada bulunması sonucu failin ölümüyle sonuçlanan olay sonrası tutuklanması ve geçtiğimiz günlerde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek tahliye edilmesinin; yukarıda açıkladığımız sistematik şiddet mağdurları yönünden çizilen sınırın hakkaniyete uygun değerlendirilmesinin sonucu olduğunu anlatmak gerekir. Neden kaçmamış, neden boşanmamış, neden şikayet etmemiş, “kocası” neden dövmüş… Bu nedenler yumağı, hayatında hiç şiddete maruz kalmamış/tanık olmamış toz pembe meraktan ibarettir. Melek’in hikayesini okuduktan sonra, yukarıdaki açıklamalarımızı tekrar okuduğunuzda umarım bu nedenler yumağı çözülmüş olur.

Öz savunma hakkını kullanan tüm kadınlara selam ve sevgiyle..

İlginizi çekebilecekler

Bir yorum bırak

* Bu formu kullaranak, internet sitemize sağlamış olduğunuz datanın (örn. mail adresi) tarafımızca saklanmasını kabul etmiş oluyorsunuz.

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar