BİR LİDER OLARAK PUTİN VE SİYASETİ

Yazar: İbrahim ÖZBAŞI

Bir zamanlar dünyanın süper güçlerinden olan SSCB ve bu gücün dağılmasıyla ortaya çıkan Rusya Federasyonu, işte bunlar bu yazının konusu olan liderin oyun alanı olacaktır. Gençliğinden itibaren SSCB’ye hizmet eden bu kişi, daha sonra kurulacak olan Rusya Federasyonu’nun bir numaralı adamı olacak hatta dünya siyasetine de yön verecektir. Bu kişi kimine göre bir otokrat, kimine göre diktatör kimine göre ise bir kurtarıcıdır. Karşınızda Vladimir Putin.

Putin’in Sahneye Çıkışı

Tam adıyla: Vladimir Vladimiroviç Putin, Rus halkı tarafından Rusya Federasyonu’nun kurtarıcısı olarak görülmüştür. Zira Putin öncesinde iktidarda bulunan Boris Yeltsin, ülkeyi birçok sorunla bırakarak görevi Putin’e devretmişti.

En büyük sıkıntıların ardından gelen yeni yönetim elbette ki ağırlıklı olarak kurtarıcı havası taşıyacaktır. Putin, Rusya Federasyonu’nun gelişmesi için pragmatizmi esas alan, geçmişi vurgularken değişimden de geri durmayan bir yönetim anlayışı sergileyeceğini; 2001 yılında yaptığı bir konuşmada şu şekilde ifade etmiştir: “Her kim Sovyetler Birliği’nin çöküşünden dolayı üzülmüyor, onun kalbi yoktur; her kim onu eski şekliyle canlandırmak istiyor onun aklı yoktur.” Bu konuşmayla ortaya çıkan politika anlayışı eskiyi unutmadan, eskinin hatalarını tekrarlamadan ve çağdaş konjonktüre uygun bir biçimde ilerlemektir. Putin yaptığı birçok hamleyle bu politika anlayışını gösterecektir.

Geçmişe Bağlılık

Putin daima Sovyet geçmişine vurgu yapmıştır. 2001 yılında yaptığı yeniliklerle bunu açıkça ortaya koymuştur. Eski Sovyetler Birliği marşını tekrar kabul ettirip düzenleterek Çarlık Rusya bayrağının üç renginin devletin bayrağında kullanılmasını ve ordu bayrağının kızıl bayrak olmasını sağlayarak geçmişe olan bağlılığını ortaya koymuştur.

Çarlık Rusya’nın bayrağının renklerini ve marşlarını kullanmanın yanında Çarlık Rusya’nın ve Sovyetler Birliği’nin etki alanlarındaki hakimiyetini de sağlamak mecburiyetindeydi. BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ile eski Sovyet toprakları ile bağlar korunmuştur. Bu topluluk Sovyetler dağıldıktan sonra bağımsız olan eski Sovyet topraklarının birleşmesiyle meydana gelmekteydi. Bu topluluk üyesi devletlerin ekseriyetinde Rusya  yanlısı otoriter yönetimler ve yöneticiler mevcuttu. Rusya’nın aleyhine olacak hiçbir harekete destek vermeyen bu yönetimler Putin’e olan bağlılıklarıyla bilinmekteydi.

Önlenmesi Gereken Hareketler

Putin’in nüfuz bölgesi olarak görülen BDT ülkelerinde 2000’lerin başında; Putin’in deyimiyle “önlenmesi gereken” hareketler oluşmaya başladı. Özellikle BDT’nin Avrasya olarak adlandırılan bölgelerinde Batı destekli bu hareketlerin amacı; Rus yanlısı yöneticilere, demokrasi ve şeffaflık talebiyle galeyana getirilen bölge halkları tarafından sözde bir devrimle yönetimden el çektirilmesiydi. BDT üyesi ve harici birçok ülkede bu sözde devrimler yayıldı. Bu devrimler; Gürcistan’da Gül Devrimi (2003), Ukrayna’da Turuncu Devrim (2004), Kırgızistan’da Lale Devrimi (2005) ve Belarus’ta Kot Devrimi (2006) olarak ortaya çıkmıştır.

Yukarıda yazılanlar haricinde de Batı yanlısı devrimler yaşanmıştır üstelik bu devrimlerin tamamı Rusya’nın dış politikasında önem arz eden devletlerde meydana gelmiştir. Bu devrimlerin genel adı “Renkli Devrimler” idi. Bu devrimler sonucunda otoriter yönetimler yıkılmış ve batı taraftarı yöneticiler yönetime geçmiştir. Eski komünist devletlerin halkları, eski Sovyetler Birliği devletleri halkları demokrasi için sokaklara dökülmüş ve halihazırda bulunan yönetimlerini devirmişlerdi. Demokrasi geçmişi olmayan bu ülkelerde demokrasi aşkının birden kabarması ilginç bir noktadır. Renkli Devrimler sonucu Rusya ekseninden ayrılmayı vadeden yöneticilerin başa geçmesi Putin’in Avrasya için izlediği dış politikaya tamamen aykırıydı. Putin için bu durumun anlamı: Avrasya coğrafyasındaki Rus etkisinin azalması ve bu coğrafyada kontrolün kaybedilmesiydi. Avrasya’da kontrolün kaybedilmesi demek Rusya Federasyonu’nun kontrolünün kaybedilmesi demekti ve bu devrimlerin asıl hedefinin Rusya olduğu da aşikardı. Asıl hedefin Rusya olduğunun kanıtı ise ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Zbigniew Brezinski’nin Kırgızistan’daki devrimden sonra sıranın Rusya’ya geldiğini açıklaması ile alenilik kazanmıştır. Batı destekli bu sözde devrim hareketlerinin amacı Rusya’yı kendi ana coğrafyası olarak gördüğü Avrasya coğrafyasından el çektirmek suretiyle zayıflatmaktı. Putin’in 2014 yılındaki açıklaması ise Putin’in bu tehlikeyi gördüğünü göstermektedir. Putin’in açıklaması şu şekildeydi: “Biz Renkli devrimlerin trajik sonuçlarını görüyoruz. Bu tür girişimlerin Rusya’da olmasını engellemek için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Bu bizim için bir uyarı ve ders.” Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi Avrasya coğrafyasında başarılı olan her devrim Rusya’yı daha da tehlikeye sokmaktaydı. Zira sivil direniş, isyan gibi eylemler bir Federasyon olan Rusya için parçalanmak anlamına gelmekteydi. Bu açıdan Putin’in Avrasya coğrafyasındaki etkinliği demek Rusya Federasyonu’ndaki etkinliği anlamına gelmekteydi. 

Putin’in Avrasya coğrafyasında izlediği etkin dış politika bir tercih değil; mecburiyetti ve hala öyle. Bu Putin’in Pragmatist dış politika anlayışının yanına “Avrasyacı” eklemesini yapmasını zorunlu hale getirmiştir. Avrasyacı bir dış politikanın olmazsa olmazı askerî açıdan ve siyasi açıdan bu coğrafyada etkin rol oynamaktan geçmekteydi. Avrasya’da halihazırda yaşanan her gelişmenin, her değişimin Rusya’nın onayından geçmesi gerektiği bilinen bir gerçektir. Zira Rusya’nın onayı ve bilgisi olmayan her değişim Rusya için bir tehdit teşkil etmekteydi. Renkli Devrimler ile bu coğrafyadaki en küçük boşluğun, zafiyetin Batı tarafından doldurulacağı açık bir biçimde anlaşılmıştı. Ukrayna gittikçe eski dostu Rusya’dan uzaklaşıp batıya yaklaşmıştır. Hatta NATO üyeliği ve AB ile iş birliği gibi süreçler konuşulmaya başlanmıştı. Bu süreç eğer NATO’ya katılımla sonuçlanırsa bunun bir ‘Casus belli’ (savaş sebebi) olacağı; 2008 Bükreş NATO zirvesinde Putin tarafından açıkça ilan edilmişti. Ukrayna’nın batıya yaklaşması bile Rusya’da çok tehlikeli ve kabul edilemez karşılanmıştı. 2008’de Putin’in konuşmasına bakıldığında da bu konuda ne kadar net oldukları ortadadır. ABD ve AB Rusya’ya sert yaptırımlar ve ambargo kararları almış olsa da Rusya bu sert tepkilere rağmen geri adım atmamıştır aksine Ukrayna’nın Donetsk ve Lugansk gibi bölgelerinde Rusya yanlısı özerk bir Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti kurulmasına destek vermiştir.

Putin’in Çöplüğü

Sonuç olarak bakıldığında muhafazakar olarak değerlendirilebilecek Putin’in geçmişteki ülke topraklarını unutamadığı aşikardır. Özellikle Avrasya coğrafyasında, Rusya’nın halihazırda ve geçmişte yürüttüğü dış politika Pragmatist-Avrasyacı bir dış politika özelliği taşımaktadır. Bu özelliği itibariyle Putin yönetimindeki Rusya Federasyonu için Avrasya coğrafyası demek, kendi öz topraklarından farksızdı. Avrasya coğrafyasında yürütülmüş ve yürütülmekte olan dış politikanın Rusya Federasyonu için bir zorunluluk olduğu anlaşılmıştır. Putin’in geçmişe olan bağlılığına bakıldığında; Çarlık Rusya’da da Sovyetler Birliği’nde de bu coğrafyanın her zaman hayati önem taşıdığı ve Putin döneminde de bunun değişmediği ve değişmeyeceği, günümüzde Ukrayna’ya karşı girişilen hamlelerden anlaşılmaktadır. Ayrıca Rusya, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma yönündeki adımlarını da kendisine bir tehdit olarak görmektedir. Zira NATO sınırları Rusya’ya daha da yaklaşmış olacak.Rusya birçok ülkeyi bu konuda karşısına almaktan çekinmemiştir. Putin’in ve yönetimindeki Rusya’nın, Ukrayna’yı anavatanın bir parçası olarak gördüğü aşikârdır ve bu anavatan parçası olarak gördüğü bölgeden normal şartlar altında vazgeçmeyecek gibi duruyor. 

KAYNAKÇA

  • Tellal, E., Zümrüdüanka: Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 65-3, Ankara
  • Tellal, E., Eski Sovyet Coğrafyasında “Devrimler”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 60-2, Ankara
  • Sönmez, A.S., Moskova’nın Kutuplaşma Çabaları: Putin Dönemi Rus Dış Politikası, T.C. Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Avrasya Etüdleri, 37/2010-1, (37-76)
  • İsmayıl, E., Rusya’nın Avrasya Birliği Politikası, T.C. Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Avrasya Etüdleri, 49/2016-1, (125-151)
  • Avar, B., Batı’nın Politikaları Bugün de Aynı: Böl ve Yut, (186-213), Remzi Kitabevi, 18. Baskı, 2008, İstanbul
  • Sputnik, Putin: Rusya topraklarında ‘renkli devrimlere’ izin vermeyeceğiz, 2017
  • Milliyet, Putin: ‘Renkli devrimler’ önlenmeli. 2014

İlginizi çekebilecekler

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar