SEÇİM SATH-I MAİLİ: YANKI ODASINDA MUHALEFET

Yazar: Fatih ÖZAY

Türkiye’de muhalefet ve iktidar yaklaşık son 20 yıldır girdiği bütün seçimleri tarihin en kritik seçimleri olarak addetmiş ve her seçim öncesi bu söylemi vurgulamıştır. Bunun yanı sıra 14 Mayıs 2023’te gerçekleşmesi beklenen genel seçimi daha öncekilerden ayıran birkaç farklı nokta var. Siyasal ve toplumsal muhalefet daha önce olmadığı kadar büyük bir beklentiyle sandığı bekliyor. Millet İttifakı olası seçim zaferi sonrası eylem planlarını emin bir şekilde kamuoyu önünde dile getiriyor. 21 yıllık iktidarın sonunun geldiğine neredeyse emin bir şekilde hareket eden muhalefet, toplumu da bu doğrultuda beklentiye itiyor. Peki oluşan bu atmosfer, seçim sath-ı mailine* girdiğimiz şu günlerde gerçeği ne kadar yansıtmaktadır? Muhalefet, kendi oluşturduğu yankı odasının* dışına ne kadar çıkabiliyor? Gelin birlikte bu sorulara cevap arayalım.

BİR TÜRLÜ SONUÇLANAMAYAN ADAYLIK MESELESİ

Bildiğiniz üzere kısa bir süre önce ilk olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, sonrasında ise AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ı işaret etmesiyle seçim sath-ı mailine girdi. Altılı Masa olarak adlandırdığımız, 26 Ocak’ta yayınladıkları toplantı sonrası metninde ise Millet İttifakı çatısı altında birleşen 6 muhalefet partisi de bu ‘’erkene alınmış seçim’’ açıklamasıyla çalışmalarını hızlandırdı. Daha öncesinde medyaya verdikleri röportajlarda ‘’Seçim kararı alınsın ertesi gün ortak adayımızı açıklayacağız.’’ demeçlerinde bulunan liderler, ortak adayın açıklanmasını Şubat takvimine ertelediler. Hâl böyle iken hem toplumsal muhalefette hem de siyasetin diğer bileşenlerinde sinirler gerilmeye, sabırlar taşmaya başladı. Vatandaş, altı liderin verdikleri demeçleri heyecanla takip ediyor, toplantı sonrası açıklamalarını sabırsızlıkla bekliyor. Bütün bu beklentilere yanıt alamayan seçmenler günden güne heyecanlarını ve inançlarını yitiriyor, ekonomik ve sosyal adaletsizliklerle dolu gündelik yaşantılarında kendilerini ayakta tutacak bir motivasyon arıyorlar.

MANSUR YAVAŞ VE EKREM İMAMOĞLU

Bütün bu aday belirsizliği probleminin yanı sıra vatandaşlar talep ettikleri güçlü ve ‘’kazanacak adayın” masadan çıkıp çıkmayacağı konusunda endişe içinde bekliyor. Bahsettiğimiz bu ‘’kazanacak aday’’ söyleminde öne çıkan iki ismin (Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu) açıklamaları ve eylemleri halkın kafasındaki soru işaretlerini gidermek bir yana dursun daha çok artırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da gerçekleşen bir açılış töreninde konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik ‘’ İnşallah bu parkın açılışına Cumhurbaşkanı olarak teşrif edersiniz’’ söyleminde bulundu. Bu söz üzerine toplumsal muhalefet Mansur Yavaş’ın aday olmayacağı konusunda işareti de almış oldu. Bir diğer bahsi geçen adaylardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 14 Aralık’ta hakkında alınan siyasi yasak süreci sonrası Anadolu şehirleri ziyaretleri ise adaylık konusunda toplumdaki inancı sürdürmeye devam ediyor. Gittiği bütün illerde büyük bir sevgi ve coşkuyla karşılanan İmamoğlu, yaptığı son açıklamalarda doğrudan Erdoğan’ı ve AKP hükümetini hedefe koymaktan çekinmiyor. Yapılan anketlere ve sokağın nabzına baktığımız zaman adaylığı konusunda herhangi bir şüphe duyulmayan İmamoğlu için tek bir sorun var ki o da aday olması durumunda başının üstünde devamlı sallanacak siyasi yasak kılıcı. Seçim sürecinde veya olası seçim galibiyetinin hemen sonrasında çıkacak siyasi yasak kararının sonuçlara ne yönde etki edeceği kestirilemiyor.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu

ALTI LİDERİN ORTAK YANILGISI

Sokakta öne çıkan iki isimde durumlar böyleyken masadan çıkan söylemlerin genellikle sokakla örtüşmediğini söyleyebiliriz. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener dışında masada bulunan diğer parti liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak baktıklarını dile getiriyorlar. Liderler, birbirlerinden bağımsız olarak verdikleri demeçlerde cumhurbaşkanı adayının nasıl bir profilde olması gerektiğini, seçildikten sonra masadaki diğer partilere ve liderlerine hangi yaklaşımla davranması gerektiğini de söylüyorlar. Burada hatırlatmak gerekir ki; özellikle Ahmet Davutoğlu’nun konuk olduğu Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un programında ‘’Cumhurbaşkanı masanın mutabakatına uymazsa kriz çıkar ve meclis desteğini kaybeder.’’ cümlesinin sırf ‘’düşük profilli’’ başbakan olmayı reddedip zorla istifasını veren bir siyasi için oldukça iddialı olduğu söyleyebiliriz. Bu örnekte de görüldüğü gibi akıldışı sistem vaatlerinde bulunan bazı liderler, kamuoyunda kendilerine duyulan güveni günden güne kaybetmeye devam ediyor. Partili görevlilerin sokağın sesine kulaklarını kapatması, kendi isteklerini dayatması ve sırf kendi koltuklarını sağlama almak için kazanamayacak adaylar üzerinde tartışma yaratmalarının sonucunda, özellikle genç seçmenin, ‘’tıpış tıpış’’ gidip kendilerine oy vereceklerini sanıyorlarsa çok büyük yanılgı içinde olduklarını söyleyebiliriz.

MUHALEFETE TAVSİYE

Muhalefetin tam bu süreçte kendi oluşturduğu yankı odasından çıkması ve sokağın sesine kulak vermesi gerekiyor. Yoksa ne yapılan bakanlık pazarlıklarının ne de diğer gelecek planlarının herhangi bir önemi kalmayacak. 21 yıldır ülkeyi yöneten ve yaşadığımız büyük ekonomik krize rağmen anketlerdeki oyu hâlâ yüzde 30’larda seyreden bir iktidara karşı böylesine aymaz bir zafer sarhoşluğu içinde olmak bütün umudu sizlerde olan seçmenlere haksızlık olmaktadır. Hayatlarının geri kalanında yaşayacakları yeri ve yapacakları bütün gelecek planlarını seçim sonrasına erteleyen bir toplumda bireysel çıkarları kenara bırakıp cumhuriyet ve demokrasinin bekası için mücadele içinde olmak, toplumsal refah, barış ve huzur adına çabalamak masadaki bütün liderleri hem bugün hem de tarih sahnesinde unutulmayacak bir noktaya taşıyacaktır. Bu sebeple riskin ne kadar minimize ederseniz o kadar yararınıza olacaktır. Riski düşürmenin yolu nedir diye soracak olursanız; sokağın sesini dinleyin.

Terimler Sözlüğü

* Seçim eğimli düzeyi, seçime doğru giderken.

* Yankı odası veya medya yankı odası iletişim jargonunda bilgi, fikir veya inançların tanımlı bir sistemde iletişim ve tekrarla güçlendirildiği bir durumun metaforik bir tanımlamasıdır. Burada akustik seslerin, duvarlardan yankılandığı yankı odası veya yankılanma odası ile bir analoji söz konusudur. Bir medya yankı odası içinde kaynaklar genellikle tartışmasızdır ve karşıt görüşler sansürlenir veya yetersiz temsil edilir.

İlginizi çekebilecekler

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar