ÜLKEMİZDE BASKETBOLA GEREKEN DEĞER VERİLİYOR MU?

Yazar: Eren TOKLU

Ülkemizdeki en popüler spor kuşkusuz futbol. Dünyada durum böyle demek belki yanlış olur ancak yakın coğrafyamız ve Avrupa’nın genelinde popüler sporların birinci sırasında hep futbol geliyor. Hatta diğer branşlara büyük kulüpler ‘’Amatör branşlar’’ olarak bakıyorlar.

Spor Ekonomisi

Bu amatör branşların başını ise genelde basketbol çeker. Sonrasında voleybol, hentbol, atletizm gibi sporlar sıralanır. Bunun elbette ekonomi ve sporun etkilediği kitlelerle de gayet tabi ilgisi vardır. Futbol dünya genelinde basketboldan daha çok izlenir, bu sebeple futboldaki Dünya Kupası, basketboldaki dünya kupasından daha çok gelir elde eder. Bu gayet basit bir denklem. Sporların gelişmesinde bu gelir farkının daha da açılmasıyla sporların kendi içinde bir ekonomi oluşur.

Bugün ‘’Futbol ekonomisi’’ diye bir şeyden söz edilir. Bu ekonomi o denli büyüktür ki, futbolcuların ve kulüplerin kazandığı paraların büyüklüğü ancak bu şekilde ifade edilir. Çünkü her sporun hitap ettiği kitle ve aldığı ilgi farklıdır.

Popüleritenin İlk Adımları

Futbolu bu denklemin dışarısında tuttuğumuzda dünyada en çok takip edilen ve izlenen sporlardan birisinin basketbol olduğu bir gerçek. Özellikle Amerikan Basketbol Ligi NBA’in 70’ler ve sonrasında getirmiş olduğu popülerlik gün gün artmış ve her ülkeye yayılmıştır.

Ülkemiz için ‘’basketbolun değeri bilinmiyor’’, “futbola verilecek önem basketbola verilse şu an nerelerde olurduk’’ eleştirileri sürekli yapılır. Aslında biz basketbola nispeten daha az önem verdiğimiz halde özellikle Avrupa’da bir basketbol ekolüne sahip bir ülkeyiz. Bunu diğer Avrupa ülkeleri de kabul etmiş durumda olsa gerek ki, basketbol ligimizi birkaç senedir Avrupa’nın en değerli yerel ligi olarak gösteriyorlar.

Sadece son yıllarda da değil, ülkemizde 2000’li yıllardan beri basketbola önemli yatırımlar yapılmış durumda. 2001 yılında Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın ülkemizde yapılması ve milli takımımızın bu turnuvada final oynayıp ikincilik madalyası alması, sanıyorum ki ülkedeki basketbola bakış açısını değiştirdi.

Elbette öncesinde o zamanki adıyla Efes Pilsen’in Avrupa’da getirmiş olduğu başarılar vardı ancak 2001’de yakalanan jenerasyon ve turnuvadaki başarı, bizim adımıza bir dönüm noktası oldu. O kadrodan NBA’e giden ve Avrupa’nın üst düzey takımlarında oynayan birçok isim çıktı. Sonrasında Türkiye basketbolda hemen hemen her turnuvaya katılan, katıldığı turnuvalara da büyük beklentiyle giden bir ülke haline geldi.

Federasyon’un Katkısı

Bu dönemde federasyonun oldukça başarılı altyapı projesi de bu başarıların ve takımın devamlılığı açısından oldukça önemliydi. Türkiye’de basketbolu seven ve çok iyi oynayan gençler vardı ancak bunların keşfedilmesi gerekirdi. Bu gençlerin kariyer planlamalarının profesyonelce yapılması konusunda iyi adımlar atıldı.

Tarihe Kazıdığımız İzler

2010 yılında yine ülkemizde düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda yine ikincilik madalyası alan Milli takımımız bizleri gururlandırdı ve unutulmaz anlar yaşattı. İyi oyuncular yetiştiren ve belirli bir ekole sahip olan takımımız her zaman belli bir seviyenin üzerinde olmaya devam etti.

2010’lu yıllar ve sonrasına ise Milli takımdaki başarılardan çok kulüp takımlarımızın başarıları damga vurdu. Kulüp seviyesinde Avrupa’nın en büyük ve en prestijli turnuvası olan Euroleague’e 26 Temmuz 2010 tarihinde Türk Hava Yolları sponsor oldu. Türkiye’den gelen bu sponsorluk ve yatırım sonrası kulüp bazında da Türkiye bu yatırımların karşılığını aldı ve almaya devam etmekte.

2012 yılında Beşiktaş, Ergin Ataman önderliğinde Avrupa’nın en prestijli üçüncü kupası olan EuroChallange’i kazandı. Ardından 2016 yılında Ataman’lı Galatasaray, 2018 yılında David Blatt ile Darüşşafaka, en prestijli ikinci kupa olan Eurocup’ı ülkemize getirdi.

Avrupa’nın bir numaralı kupasında ise son yıllarda Türk rüzgarı esiyor diyebiliriz. 2015 yılında beri dörtlü finalde hep bir Türk temsilcisi vardı. 2015’de Fenerbahçe bu sene ise Anadolu Efes kupayı Türkiye’ye getirdi. Bu başarıyı anlatmak için futboldaki Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak diyebiliriz.

Ayrıca sadece erkek basketbolunda değil kadın basketbolunda da oldukça büyük başarılar yakalamış bir ülkeyiz. Milli takım olarak Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında derece yapmış, bizleri olimpiyatlarda teslim etmiş bir kadın milli takımımız var. Kadınlarda kulüp bazındaki en büyük turnuva olan Euroleague Women’da 2014 finali iki Türk takımının mücadelesine sahne olmuş, Galatasaray kupayı ülkemize getirirken, Fenerbahçe ise ikincilik madalyasını almıştı.

Peki Ya Biz Gereken Önemi Veriyor Muyuz?

Türkiye, Avrupa’nın en değerli kulüplerine sahip, milli takımından sürekli başarı beklenen bir ülke. Basketbola yeterince önem verilmiyor sözü bence geçerli değil. Yapılan yatırımlar ve gün geçtikçe büyüyen altyapı sistemi sayesinde basketbol belki futbol kadar popüler olmayacak ama ülke olarak övünebileceğimiz bir branş olmaya devam edecek. Aslında asıl eleştirilen nokta kitlenin bunlarla ne kadar ilgili olabildiği ile alakalı. Bu kadar başarılı olduğumuz bir branş dururken, el ile tutulur ve devamlı bir başarımız olmadığı futbolun daha popüler olması eleştirilebilir. Ancak bu toplumlardan toplumlara da değişiklik gösteriyor.

Ülkemizde taraftar kitlesini futboldan kazanmış kulüplerimizin basketbol şubeleri dışında basketbol taraftarı çok nadirdir. Anadolu Efes aslında buradaki zinciri kıran ve ülkemizde basketbolu seven birinin rahatça tutabileceği ve destekleyebileceği bir kulüp olarak kendine yer edindi. Bu, ülkemizin basketbol kültürünü geliştirmesi ve değiştirmesi açısından oldukça önem arz eden bir olay. Çünkü her ne kadar ortak yönleri olsa dahi, futbol seyircisiyle farklı yönleri vardır basketbol seyircisinin. Bu herhangi bir staddan bir salona geçtiğinizde hissedilir.

Rakiplerimizin Yaklaşımı

Dünyada basketbol ile yatıp kalkan birçok ülke var ancak Avrupa’da bunun en net hissedildiği ülkelerden birisi Slovenya birisi de Litvanya’dır. Slovenya’nın 2017’de Avrupa Şampiyonu olmasından sonra gündemde bahsedilen, ülkenin ilkokul yaşındaki çocuklara basketbolu ders olarak okutmaları olmuştu.

Bizler ise gençlerimize basketbol oynamaları için birer ikişer potayı çok görüyoruz. Hepimiz görmüşüzdür, okullardaki veya parklardaki basket sahalarının durumları çok kötü. Altyapılarımız iyi olsa dahi, altyapıya giden bu yolların önünü daha da açmamız halinde çok da iyi yetenekler keşfedeceğimizin su götürmez bir gerçek olduğu da kesin.

Spora önem ve değer verir, onu sadece bir getiri kapısı veyahut ekonomik bir çıkar olarak görmemeye başlarsak belki, biz nasıl 2.1 milyon nüfusuyla Avrupa Şampiyonu olan Slovenya’dan bahsediyorsak, bir gün başka ülkedeki birisi de bizim hakkımızda bahseder.

KAYNAKÇA

İlginizi çekebilecekler

Bir yorum bırak

* Bu formu kullaranak, internet sitemize sağlamış olduğunuz datanın (örn. mail adresi) tarafımızca saklanmasını kabul etmiş oluyorsunuz.

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar