2002 DÜNYA KUPASI
2002 Dünya Kupası hikayesinin, Türkler için yeri her zaman ayrı olmuştur. Çocuk, genç ya da yaşlı demeden herkes bu heyecanı mutlaka yaşamıştır.
Dünya Kupası Finalleri, ilk kez Asya kıtasında gerçekleştirildi. Güney Kore ile Japonya’ nın ortaklaşa gerçekleştirdiği Dünya Kupası maçında Türkiye,uzun yıllardan sonra katılmaya hak kazanırken,aldığı başarılı skor ile tarihi başarısına imzasını atmayı başardı.
Şenol Güneş öncülüğünde gerçekleştirilen maçlarda milli takım,2002 tarihinde oynadığı Dünya Kupası maçlarında 1 beraberlik,4 galibiyet 10 tane başarılı gol atarken, kalesinde sadece 6 gol gördü.
Ev Sahibi ile Yaşanan Çeyrek Final Mücadelesi
Milli Takım,16. turunda ev sahiplerinden biri olan Japonya ile eşleşti. Miyagi’ de oynanan bu mücadelede ünlü İtalyan hakem Pierluigi Collina’nın öncülük ettiği maçta rakibimizi, Ümit Davala’nın heyecan doruktayken 12. dakikada attığı gol ile yenen Türkiye, çeyrek finale kalmayı başardı.
İlhan Mansız’ın Unutulmazlar Listesine Adını Yazdırdığı Tarihi Gol
Türkiye, çeyrek finale kaldığı zaman kupanın takımlarından biri olan Senegal karşısında İlhan Mansız’ın attığı gol sayesinde galip gelmeyi başardı. Maç normalde 0 – 0 ile sonuçlandı. Uzatmalarda altın gol ‘ kuralının uygulandığı turnuvada, İlhan Mansız 94. dakikada sahneye çıkarak attığı muhteşem golü ile Türkiye’nin adını,en iyiler arasına yazdırmayı başardı.
Gülmeyen Yüzümüz Brezilya Maçları
A Milli Futbol Takımı, yarı finalde,daha önce de yenildiği Brezilya’nın karşısına çıktı. Milli takım, Brezilya’ya yenildi.
Ev Sahipleri ile Çekişmeli Karşılaşma
Türkiye, son 16 turunda da karşılaştığı Japonya’nın ardından bir diğer ev sahibi olan Güney Kore ile de karşı karşıya geldi. Binlerce seyircinin heyecanla izlediği maçta, 1. dakikada Hakan Şükür, 12 ve 32. dakikalarda İlhan Mansız’ ın attığı goller sayesinde sahadan 3 – 2 galip ayrılmayı başardı. Bu sayede üçüncülüğe ulaşan takım, herkese başarısını kanıtlamış oldu. Bu başarı halen Milli takımın tarihindeki en iyi dünya kupası başarısı olarak devam etmektedir. Daha iyi başarılar görmek ümidiyle diyor ve 2008 Avrupa Kupası serüvenine geçiyoruz.
ÖLÜP ÖLÜP DİRİLDİĞİMİZ ŞAMPİYONA (EURO 2008)
Geriye düşüp kazandığımız maçların, son dakikada gelen gollerle tur üstüne tur atlayışlarımızın ve milli formaya gösterilen teveccühün doruk noktasına ulaştığı Euro 2008’de yaşanılan muhteşem anların kısa bir hikayesini ele alacağız.
Turnuvanın Ölüm Grubu
3.torbadan katılan İspanya, Almanya ve Portekiz’in sırasıyla Avrupa şampiyonu olacağını kimse tahmin edemezken 4. torbadan katılan Fransa Euro 2016’da final oynayıp 2018 Dünya Kupası’nı müzesine götürecekti. İşte bu eşit şartlarda başlayan Euro 2008 mücadelesinden sonra, milli takımımız başarı endeksinde rakiplerinden oldukça geride kalacaktı. Türkiye 2008 gruplarında 1.torbadan ev sahibi İsviçre, 2. torbadan Çek Cumhuriyeti, 3. torbadan ise Portekiz’i seçerek birçok otorite tarafından turnuvaya ilk veda edecekler arasına ismini yazdırıyor ve adeta ölüm grubuna düşüyordu.
7 Haziran 2008 Türkiye – Portekiz
Tarihi açıdan olaya giriş yapacak olursak geçmişte Osmanlı Devleti’ne birçok savaşta yenilen Portekiz adeta rövanş istercesine saldırgan başladığı maçta birçok net gol pozisyonu bulmuş, iki kez direkleri geçememiş ve Pepe ile buldukları gol sonrası sevinçleri golün ofsayt olması gerekçesiyle yarıda kesilmişti. Fakat saldırgan futbolunu maç boyu sürdüren Portekiz amacına Pepe ile varıyordu. Verkaçlarla ceza sahamıza giren Pepe’nin golünden sonra Raul Meireles de maçın son dakikalarında attığı gol ile sonucu belirlemişti. Tabii ki bu ikili o gün kadroda olan Luis Nani, Ricardo Quaresma, Ricardo Beto, Bruno Alves, Fernando Meira, Simao Sabrosa ve Hugo Almeida ile neredeyse bir 11 kurup, ilerleyen yıllarda Türkiye’de futbol oynayacaklarını bilmiyordu.
11 Haziran 2008 İsviçre – Türkiye
İlk maçlarından mağlubiyetle ayrılan iki takımın mücadelesinde beraberlik iki takım için de eve dönüş biletini erkene almak anlamına geliyordu. Seyircisinin önünde bir maç daha kaybetmeye tahammülü olmayan İsviçre maça hızlı başlamış ve Gökhan İnler’in sert şutunda kaleci Volkan Demirel gole izin vermemişti. Fakat kafalar karışmıştı. Bir sonraki pozisyonda ise kafalar iyice karışacaktı. Eren Derdiyok’un kaleciyi geçip ceza alanı içerisine çevirdiği topu Hakan Yakın boş kaleye doğru yuvarlamıştı. İlk yarı bu skorla biterken; milli takımımız içeride Fatih Terim’in konuşmasıyla kendini adeta yeniden bulmuş gibi hissediyordu. 57. dakikada o yıllarda gerçekten genç olan Semih Şentürk ile golü bulan milli takımımıza da İsviçrelilere de beraberlik bir anlam ifade etmiyordu. İki takımın da mutlak hedefi galibiyetti ve taraflardan birinin bunu gerçekleştirmesi için uzatmalara kadar beklemek zorundalardı. 92.dakikaya girdiğimizde orta sahada kazandığımız topla hızlı bir hücuma çıkarken topu sol Arda Turan ile buluşturuyorduk. Arda kanattan hızlı bir şekilde ceza sahasına ilerliyor, İsviçreliler tek tek önüne atlıyor, Arda topu çekiyor, top havalanıyor, adeta bütün Türkiye onunla beraber vuruyor ve turnuvanın ilk mucizesi 90+2. dakikada gerçekleşiyordu. Galip gelen Türkiye gruptan çıkma umudunu son maça taşımayı başarıyordu.
15 Haziran 2008 Türkiye – Çek Cumhuriyeti
İkinci yarıya da iyi başlayan Çek Cumhuriyeti, ikinci golü Sabri Sarıoğlu ve Volkan Demirel’in hatasıyla bulduktan sonra, maçın kırılma anı da yine Türk kalesinde yaşanıyordu. 70.dakikada sağ kanattan gelen ortaya penaltı noktası üzerinde yapılan vuruşta top direğe takılıyor ve herkesin aklına “Bu maç buradan döner mi?” sorusu geliyordu. Direkten dönen top milli takımımızı kendine getirmeyi başarmıştı. O maçta kariyerinin asist rekorunu kıracak olan Hamit Altıntop ceza sahasına girer girmez topu içeriye çevirmiş ve Arda Turan yerden sert bir plaseyle kaleci Cech’i avlamayı başarmıştı. Bu gol umutlarımızı yeşertmiş ve Çek sahasında büyük bir baskı kurmuştuk. 87. dakikada top yine sağ kanatta, yine Hamit Altıntop’ta ve yine sağ ayağındaydı. Hamit sert ve kavisli bir ortayı tam penaltı noktası üzerine yolladığında Çek Cumhuriyeti ceza sahasında topa doğru yükselen 1 metre 96 santimlik Petr Cech ile 1 metre 75 santimlik Nihat Kahveci’ye alt olmuş ve umutlarımızı yeşertmişti. Herkes ”Acaba döner mi?” diye sorarken Nihat Kahveci harika bir vuruşla bir kez daha Çek kalesini alt etmeyi başarmıştı. Maç böyle tamamlanmış ve adımızı böylelikle çeyrek finale yazdırmıştık.
20 Haziran 2008 Hırvatistan – Türkiye
Başta dediğimiz gibi ölüp dirilmeyi öğrendiğimiz turnuvadaki belki de en kritik maç buydu. Zira uzatmaların son dakikasına 1-0 geride girdiğimiz bu maçta o zamanların fırsatçı ve kulübe golcüsü Semih Şentürk’ün son dakikanın son pozisyonunda attığı golle üst tur umutlarımızı sürdürmüş ve maçı penaltılara taşımıştık. İlk penaltıyı 22 yaşındaki Modric dışarı atarken, 21 yaşındaki Arda Turan golü buluyordu. Dario Srna ve Semih’in karşılıklı gollerinden sonra topun başına gelen, bir başka geleceğin yıldız adayı Ivan Rakitic de penaltıyı dışarı yolluyordu. Hamit’in ters köşeye attığı penaltıdan sonra ise tüm gözler Rüştü’ye çevrilmişti. 119. dakikada hatalı çıkış yaparak akıllarımıza kazınan “Yapma Rüştü!” dürtüsünü ekleyen kalecimiz son penaltıyı kurtararak tüm dünyanın aklına “Biz bitti demeden, bitmez!” sloganını bir kez daha kazıyordu.
Bu muhteşem maç ile A Milliler yarı finale çıkarak statü gereği Avrupa üçüncülüğünü garantilemişti zira Avrupa futbol şampiyonaları statüsünde yarı finale çıkan her takım üçüncüydü.
25 Haziran 2008 Türkiye – Almanya
Bana göre bu maç direkten döndüğümüz maçlardan biridir. Zira oyuna son dakikaya kadar ortak olup az daha finale çıkabilecekken 3-2 yenilip 3.olduğumuz maç bu maç. Böylelikle tarihimizdeki en iyi Avrupa Şampiyonası sonucunu da böyle elde etmiş olduk.
Yazımızı sonlandırırken Covid-19 salgını nedeniyle bu yaza ertelenen ve 11 Haziranda başlayacak olan Avrupa Şampiyonasında yine başımızda tarihimizin en başarılı sonucunu elde eden Şenol Güneş hoca ve yine 2002 deki gibi genç ve dinamik bir takımla katılacağız. 80 milyonun kalbinin atacağı bu şampiyonada takımımıza gönülden başarılar diliyor ve inşallah yolun sonu şampiyonluk olur diyoruz.