ŞİDDETİN YENİ TÜRÜ: BEKÇİ ŞİDDETİ

Yazar: Taha Ziya AKMAN

Bekçi kimdir? Bekçilerin Türkiye toplumunda tarihi nedir? Bekçiliğin yetkileri nelerdir? Üç soru, günümüzde oldukça artış gösteren bekçi şiddetini, bu konuma nasıl geldiğimizi anlatmak için bu üç soru yeterli.

DEVLET VE İNSAN GÜVENLİĞİ

İnsanlık, tarihin başından beri en büyük ihtiyaçlarından biri olan güvenliği sağlamak için çeşitli yollar denedi. Buna daha ilkel örnekler vermek istersek mağaralarda konaklama, silah yapımı gibi örnekler verebiliriz. Fakat modern insan çözümü daha soyut bir şeyde aramıştır; devlet. Devletin ortaya çıkışı her ne kadar tam olarak bilinmese de bu konuda ortaya çıkan birçok teori vardır. Ortaya çıkış teori süreci teorilerce farklı da yorumlansa da devletin konumu sabittir. Devlet; kişilerin kendi sağlayamadığı ihtiyaçları sağlayabilmek adına insanların organize hareket etmesidir.

 Mesela ben kendi can güvenliğimi sağlayamıyorum, bunun için polis denen kişiler vardır, ben de bu hizmet için devlete vergi veririm. Devletin buradaki yeri ise bu işbirliğini organize etmektir. Tabi ki bu bakış açısı devlet kadar karmaşık bir organizma için basit kalsa da yeterince açıklayıcıdır. Zira devlet gerçekten bunun için vardır.      

BEKÇİLİĞİN TARİHİ

Devletler, insanların güvenliğini sağlamak için tarih boyunca farklı yöntemler denerse de bunlardan en yaygın olanı; devlet tarafından özenle seçilmiş belli bir grubun genel kurallar çerçevesinde yetkilendirerek silahlandırmasıdır. Buna ordular, polisler, jandarmalar gibi örnekler verilebilir. Fakat bir örnek daha var; bekçiler.

Bekçiler, Osmanlı döneminden beri Anadolu topraklarında kolluk kuvvetlerine yardım ve halka hizmet amacıyla varlığını sürdürmüştür. O zamanlar bekçiler mahallenin imamına ve yiğitbaşına bağlı çalışır, mahalleye dışardan gelenlerin özelliklerini araştırırlardı. Mesela gelen kişi bekarsa ev kiralamalarına izin vermeyip şehrin hanlarından birine yollarlardı. Tabi ki tek işleri bu değildi. Geceleri sokaklarda dolaşıp asayişi sağlar, eğer yangın çıkarsa sokakta yangın diye bağırarak gezerlerdi. Eğer başka bir bekçi bunu duyarsa o da bağırırmış bu şekilde tulumbacılara yangın haberi verilirdi.

CUMHURİYET DÖNEMİ BEKÇİLİK

Bu ve benzeri işleri yapan bekçiler yeni kurulan cumhuriyette de kendilerine yer bulur. Hatta kaymakamlıklar dönem dönem bekçi alımı bile yapar. Fakat bekçiliğin bir kolluk kuvveti olarak tanınması “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Hakkında Kanun-ı Muvakkat” 14/7/1966 tarihli ve 722 sayılı kanun” ile birlikte başlar. Daha sonra 1974 yılında alımlar durduruldu. Nisan 2017’de çıkan KHK ile yeniden personel alımı başladı ve bekçiler geri döndü.

Bekçilerin dönmesi ile birlikte hali hazırda kutuplaşmış ve hayatın her alanında çeşitli türlerde şiddete maruz kalan Türkiye şiddetin yeni bir türüyle daha tanıştı; Bekçi şiddeti. Göreve başlar başlamaz ülkede bir tartışma başlamış ve mağdurlar mahkemenin yolunu tutmuştu bile.

NEYDİ BU BEKÇİLERİN YETKİLERİ?

İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesi, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun polislere verdiği kimlik sorma yetkisinin bekçilere verilmediği kararı verilmişti. Bu karar devamında yenilerini getirmiş ve bekçiler kimlik soramaz olmuştu. Mevcut hükümet bekçilerin kimlik sormasını çok istiyor olacak ki 18 Haziran 2020 tarihli Çarşı ve Mahalle Kanunu’nu çıkararak bekçilere yeni yetkiler vermiştir. Ne diyelim genelge ile verilmediğine şükredelim. Bu yetkiler kafa karışıklığı yarattığı için Emniyet bu şablonu yayınladı:

YENİ YETKİLERLE ARTAN BEKÇİ ŞİDDETİ

Yeni yetkilerle donatılan bekçi şiddeti adeta durmak bilmedi, bir de üstüne gelen sokağa çıkma yasakları ile birlikte bekçiler, geceleri sokakta olan herkese müdahale etmeye başladı. Kendi meslektaşına ateş açan bekçiler, idari bir yasak olan sokağa çıkma yasağını çiğneyen insanlara ateş açan bekçiler, sokak aralarında yine idari bir yasak çiğneyen insanları darp eden bekçiler batmanda 15 yaşında bir çocuğu yere yatırıp darp eden bekçiler…

Ardından şiddeti adete körükleyecek emniyet genelgesi yayınlandı. Polis memurunu görev başında kayda almanın yasak olduğunu öne sürüyordu. Ülke de şiddet öyle bir noktaya gelmişti ki meclisin gündeminde de kendine yer buldu. Meclis’te de bunun adı bekçi şiddetiydi.

  Peki polisin yıllardır yapmadığı bu güç istismarını neden bekçiler yapıyor? Bekçilerin varlığının amacı toplumun huzurunu sağlamak ve topluma hizmet değil mi?

KAYNAKÇA

İlginizi çekebilecekler

Bir yorum bırak

* Bu formu kullaranak, internet sitemize sağlamış olduğunuz datanın (örn. mail adresi) tarafımızca saklanmasını kabul etmiş oluyorsunuz.

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar