MEDYADA ÇOCUK ALGISI

Yazar: Öykü Simay ŞAĞBAN

Günümüzde medya sistemleri ve sosyal mecralar çok hızlı gelişmeye başladı. Oysa bu gelişim süreci birçok içerik üreticisi ve çalışanlarını olaylara farklı perspektiflerden bakmaya itti. Peki ya bu gelişim sürecinden çocuklar nasıl etkilendi, daha doğrusu nasıl etkilenecek?

Görsel: Andrea Piacquadio

Modern toplumlarda tüketici çocuk imgesinin ortaya çıkmasında medya sektörünün etkisi oldukça fazladır. İşte tam da bu noktada çocuklara verilen mesajların doğru ya da yanlış olarak ayırt edilmesi gerekmektedir. Sonuçta medya içeriklerinin çocuklar tarafından hızla tüketilmesi onların düşünsel, bedensel ve duygusal gelişimleri açısından oldukça önemlidir. Yanlış yerde ve uygun olmayan konularda üretilip çocuklara sunulan içerikler ilerleyen yıllarda onların bazı sorunlar yaşamasına sebep olmakta ve kişisel gelişimleri açısından riskler barındırmaktadır. Özellikle izleyici kitlesi çocuklardan oluşan reklamlar, çizgi filmler, diziler, videolar ve bilgisayar oyunları gibi medya içerikleri kimi zaman çocukların algısını yanlış etkilemekte ve çocuk kültürünü kötüye kullanmaktadır.

Photo by Ksenia Chernaya from Pexels

Medyada Çocuk İstismarı Nasıl Olur?

Öncelikle, çocuk istismarının çok farklı nedenlerden dolayı oluşabileceğini hepimiz biliyoruzdur. Örneğin, ebeveynlerden dolayı da çocuklar istismar edilebilir ya da kötü sosyal çevreden dolayı da çocuk istismarları artabilir. Bu noktada çocuk istismarı denilen şey aslında biyolojik, sosyolojik, psikolojik ve daha birçok etkenden beslenerek ortaya çıkabilir. İstismar vakaları ise günümüzde daha çok bilinçsiz ebeveynler ve ilgisiz sosyal çevreden kaynaklanmaktadır. Bunun yanında televizyon, yani ekran dünyasından servis edilen medya içerikleri de çocuk istismarı oluşturabilir. Özellikle çocukların televizyon izleyebileceği saatlerde şiddet kullanmaya özendirici gündüz kuşağı programları yayınlanmakta, çizgi film, haber veya dizilerde ise şiddet görsel ve işitsel olarak; silahlı çatışma, trafik kazası, çarpışan taşıtlar, cesetler, kanlar, yaralı ve acı çeken insan manzaraları, patlayıcı maddeler gibi görüntüler sunulmaktadır. Buna paralel olarak şiddet içerikleri yazılı medya da televizyonla yarışmaktadır. Söz konusu bu durumda çocukların hem okudukları medya içeriklerinden hem de izledikleri medya içeriklerinden olumsuz etkilendiğini gösterir boyuttadır.

Çocuklarımızın Medya Pedagojisini Nasıl Etkilediğimizi Hiç Düşündük Mü?

Görsel: August de Richelieu

Ebeveynler olarak belki de hepimiz geleneksel medya çevresinden dijital medyaya doğru olan yolculukta çocuklarımızın nasıl sınırlandırılması gerektiğini kaçırdık. Aile merkezli olan geleneksel medya çevresi çocukların ebeveynleri tarafından korunması politikasını ön plana çıkarıyordu. Şimdi ise hızla gelişen teknoloji sayesinde medya izlemeyi bireysel bir etkinliğe dönüştürmüş olduk. Ancak çocuklarımızın yetişkin olmadığını unuttuk. Yine çocukların hem fiziksel hem de duyusal becerilerini olumsuz etkiledik. Bütün bunlar yetmezmiş gibi çocukluk diye adlandırdığımız bu gelişim sürecini uygun olmayan iletişime maruz bıraktık. Bu çocukluk sürecinde hayal gücünden tamamıyla uzaklaşmış, öykü oluşturma yeteneği olmayan, kendi oyuncaklarıyla oyunlar kuramayan, masal kahramanlarına değil de sosyal medyadaki gözde fenomenlere özenen ya da kendisine sadece kız çocuğu olduğu için pembe ve tonları gibi renkleri yakıştıran; yani tam anlamıyla çocukluğunu yaşayamadan büyüyen bireyler yetiştirmiş olduk.

Peki ya biz, yetişkinler olarak bu sürecin nasıl düzelebileceği hakkında hiç düşündük mü? İşte tam da bu noktada ortaya atılan “medya pedagojisi” ifadesi bizi tekrardan düşündürür konuma getirdi. Medya pedagojisinin amacı; medyayı doğru okuyabilen, gördükleri ve izlediklerini sorgulayabilen yeni medya ortamında yetişen çocukları anlamayı kapsamaktadır. Bu noktada ebeveynleri de bilinçlendirir hale gelmiştir. Sonuçta, medya pedagojisinin önemi; okuduğunu yorumlayabilecek, yorumladığını içselleştirebilecek ve bunu eleştirel bir gözle değerlendirebilecek, analiz ve sentez kabiliyeti yüksek çocuklar yetiştirmeyi hedeflemektir.

Kaynakça

  • Albert.(1971). Social Learning Theory. Stanford University. General Learning Press.
  • Alver, Füsun. (2004). “Medya Pedagojisi Çalışmaları.” Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi.
  • Büyükbaykal, Güven. (2007). “Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkisi”. İletişim Fakültesi Dergisi, 31-44.
  • Giroux, Henrry A. (2007). Eleştirel Pedagoji ve Neoliberalizm. Barış Baysal (çev.). İstanbul: Kalkedon.

İlginizi çekebilecekler

Bir yorum bırak

* Bu formu kullaranak, internet sitemize sağlamış olduğunuz datanın (örn. mail adresi) tarafımızca saklanmasını kabul etmiş oluyorsunuz.

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar