1980 Darbesiyle Başörtü Yasağı
Kadın; ataerkil bir toplumda susturulmuş, itilmiş, ezilmiş, şiddet unsuru olmuştur. Bu da yetmezmiş gibi giyimine kuşamına karışılmış, başındaki İslam simgesi olan türbanına kadar toplumda ikinci vatandaş olarak görülmüştür.
Takvimler 12 Eylül 1980 yılını gösterdiğinde, darbenin getirdiği bir yenilik de kadınlar üzerine olmuştur. “Kamuda Kılık Kıyafet Yönetmeliği” kanununun yürürlüğe girmesiyle kadının tutsaklığı türban olarak resmedilmiştir. Kamu kurumlarında kadınların başörtü ile çalışması yasaklanmış. Üniversitelerde bile genç kız öğrencilerin örtü takması yasak sayılmış ve bunun üzerine birçok olayların yaşanmasına sebebiyet verilmiştir. Kamu kuruluşlarında getirilen türban yasağı bir süre sonra özel kuruluşlara da yansımıştır. Darbe yönetiminin getirmiş olduğu özgürlük buydu. Sağcı, solcu çatışmalarına son verilecek, huzur ve güvenlik sağlanacaktı. Bunun dışında, kamu kuruluşlarında ziyaretçi ve velilere sağlanan türban özgürlüğüne kısıtlama gelmişti. Başörtü alttan bağlanmalı ve üstten biraz saç görünmeliydi.
1980’li yıllardan sonra Batı’nın kadın hareketlenmelerinden etkilenen Türkiye’de yavaştan kendini göstermeye başlayan kadın feminist gruplar oluşmaya başlamıştır. 1990’lı yıllarda hala devam eden türban sorununu Feminist gruplarda ele almıştır. Feminist kadın gruplar Feminizm ideolojisini savunanlardı. Feminizm: Kadın ve erkek eşitliğini savunan bir tür ideolojidir. Bu ideolojiye gönül veren birçok kadın başörtü yasağına karşı çıkmıştır. Ancak Kemalist Feministler olarak adlandırılan bir grup da başörtü yasağını desteklemiştir.
Anayasa Değişikliği ile Türban Yasası Kaldırıldı
1980’li yıldan 2008’e kadar olan yıl aralığında kadınlar kılık kıyafet özgürlüğünden mahrum bırakılmışlardır. Başörtü takınan kadınlar toplumda baskıya maruz kalmış, toplumdan men edilmişlerdir. Aradan geçen 28 yıldan sonra AKP(Adalet Kalkınma Partisi) iktidarının anayasa değişikliği tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüş sonra Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesine tasarı sunulmuş ve mahkeme kararı ile tasarı kabul edilerek kanun değişikliğine gidilmiştir. TBMM’de görüşülen bu kararda 518 milletvekilinin katıldığı oylamada 411 olumlu, 103 olumsuz oyla tasarının kabulü gerçekleştirilmiştir. Anayasa değişikliğinin ardından kadınlar kılık kıyafet özgürlüğüne kavuşmuşlardır.
Bugün, 2022 yılının vermiş olduğu bakış açısıyla türban sorununa bakacak olursak, şu notlar ortaya çıkar;
-Kamu veya Özel Kuruluşlarda kadınlar başörtüsü ile görevini icra edebilmektedir.
-Devlet Kolluk Kuvvetlerinde görev almakta olan çoğu kadınlar kendi istekleri doğrultusunda başörtü takınabilmektedir.
-Kamu Kuruluşlarında gerçekleştirilen ziyaretlerde kadının başörtüsü sorulmamakta ve başörtünün düzeltilmesi talep edilmemektedir.
-Pasaport, Kimlik, Ehliyetler de kadın başörtülü resmini gösterebilmektedir.
SONUÇ
Günümüzde başörtü sorunu ortadan kalkmıştır. Her ne kadar küçük bir topluluk başörtü sorununu yenilemek istese de kanun hali hazırda geçerliliğini korumaktadır. Türban sorununu bir ideoloji olarak değil, kadına tanınması gereken bir hak olarak düşünmek gerekir. Başörtü sadece İslam göstergesi değildir. İslamiyet’i simgelese de, toplumdaki düşünce yapısının zaman içerisinde yapıbozuma uğramasıyla başörtü de sorun olmak bir yana düşünsel simgesini kaybetmiştir. Çoğu toplum türbanı İslam adı altında değerlendirmenin yanı sıra başörtüyü kılık kıyafet olarak görmüştür. Özgürlük adı altından konu incelenecek olunursa, kişinin isteği, düşüncesi, inancı yok sayıldığında özgürlük kavramından bahsetmek mümkün olmamaktadır. Bundandır ki bir toplumun özgür, eşitlikçi olması isteniyorsa insanların dilediği gibi giyinmesini engellememek gerekmektedir.
Kaynakça
- “Türkiye’de başörtüsü yasağı: Nasıl başladı, nasıl çözüldü?” aljazeera.com.tr. 30 Aralık 2013. 25 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2017.
- “KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN KILIK VE KIYAFETİNE DAİR YÖNETMELİK”19 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2022.
- https://tr.m.wikipedia.org/wiki/