ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI: AŞI KARŞITLIĞI

Yazar: İkra EMİRBAŞOĞLU
4 dk

Aşı olur da karşıtlığı olmaz mı? Yaşadığımız bu zorlu süreçte ne yazık ki sadece pandemi ile değil, bilgisizlikle de savaşmak zorunda kalıyoruz. Doğru bilgiye ve bilime teknolojiyle oldukça hızlı ulaşabilecekken sosyal medyada hiçbir bilimsel dayanağı olmayan komplo teorilerine inanmak toplumların bazı kesimlerine daha kolay geliyor. Bununla savaşmak da bizlere düşüyor.

NEDİR BU AŞI?

James Northcote tarafından resmedilen Edward Jenner

Aşı, insanlar ve hayvanların hastalanmasına sebep olacak mikroorganizmalara karşı bağışıklık elde edilmesi için yapılan biyolojik bir ürün. Bu dahiyane ürüne ilişkin bilinen ilk çalışmaların çiçek hastalığıyla başladığını biliyoruz. Bazı kaynaklar çiçek aşısının milattan önce 4. yüzyılda Çinliler tarafından geliştirildiğini söylerken, bazı kaynaklar ise aşının kökeni olarak Orta Asya’da yaşayan Türklere dayandığını gösteriyor. 1775 yılında İngiliz cerrah Edward Jenner bilimsel olarak ilk aşı çalışmalarını yapan kişidir. Jenner bu çalışma ile nesilleri kurtarmış, modern immünolojinin temellerini atmıştır. Amerikalı mikrobiyolog Maurice Ralph Hilleman, Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur, Waldemar Haffkine ve Nobel Ödüllü Dr. Baruch Blumberg aşı tarihinin şüphesiz en önemli isimleridir. İnsan var oldukça aşı tarihi başka kahramanlarla da dolup taşacaktır.

AŞI İLE İLGİLİ KOMPLO TEORİLERİ

Çok sık duyduğumuz “Ben aşı olmayacağım” sözüne karşı “neden?” dediğimizde yeterli bilgiye sahip olmayan bir insanın bile çürütebileceği teorilerle karşılaşırız. Şu anki amacımız ise halihazırda sahip olduğumuz bilgilerle mantıklı bir şekilde aşı karşıtlığını yenmek.

1) Aşı yokken insanlar nasıl yaşıyordu?

  • İddia: Aşı olanlar da hasta olabilir. Aşı olmaktansa hastalığı geçirmek daha iyidir; çünkü aşılar hastalığın kendisi kadar koruyucu değildir.

Nüfusun hızla arttığı ve seyahatin bu kadar kolay olduğu bir dönemde bulaşıcı bir hastalığın hızla yayılması da beklenemez bir durum değil. Çok eski zamanlarda hastalıkların nedenleri tam olarak saptanamazken, farklı tedavi yöntemlerinin kullanılmasıyla ortalama yaşam süresi ve kalitesi arttı. Aşı olan insanlar elbette hasta olabilir çünkü hiçbir aşı bireyi hastalığa karşı %100 korumaz. Aşılar hastalığa karşı bağışıklığı arttırmak ve aşı olunmadığı taktirde yakalanılabilecek hastalıkların bireyde bırakacağı kalıcı hasarlardan korunmak içindir. Yani hastalıkların görülme sıklığının yıllar içindeki değişimine bakarsak aşıların başarısı inkâr edilemez bir gerçek. Bizlere düşense önlenebilir bulaşıcı hastalıklardan etkilenmemek için aşıya başvurmak.

2) Bebeğe aşı uygulamak bağışıklık sistemini bozar.

  • İddia: Bebek için anne sütü en iyi aşıdır. Aşıların içinde alüminyum olduğunu duydum. Çocuğuma aşı yaptırmayacağım.

Anne sütünün bebeği enfeksiyonlara karşı koruduğu bilinen bir gerçek. Bu nedenle hekimler anne sütünü bebeğin ilk aşısı olarak adlandırır. Aşılar olmadan tek başına anne sütü; kızamık, kızamıkçık, tetanoz, difteri gibi öldürücü hastalıklardan koruyamaz. Üstelik bu hastalıklar sadece bebeklik döneminde görülmez. Anne sütü bağışıklığımızı önemli derecede güçlendirir fakat bir hastalığa karşı özel bir koruma sağlayamaz. Oysaki aşıların etkisi (belirli aşılarda ek dozlar yapılmak şartıyla) yaşam boyu devam eder.

 Aşılardaki alüminyum vücudun bağışıklık cevabını arttırmak için kullanılmaktadır. Bir insana yaşamı boyunca uygulanan aşıların tamamının içindeki toplam alüminyum miktarı 4,25 mg’dır. 6 ayda bebeğin anne sütü ile aldığı alüminyum miktarı ise 6,7 mg, hazır mama ile aldığı alüminyum ise 37 mg ile 116 mg arasındadır. Aşılardaki Alüminyum DSÖ ‘nün belirlediği ve insan sağlığına zararı olmayacak şekilde çok düşük düzeydedir.

 Ebeveynler evlatlarının her zaman iyiliğini ister değil mi? Çocuklarını ek gıdaya geçirirken bile tereddütler edip, araştırmalar yaparlar. Ama aşı yaptırmayarak çocuğunu yüksek ihtimalle hasarsız kurtulamayacağı hastalığın içine attıklarının farkında değillerdir. Bebeklere aşı değil hastalık zarar verir.

3) Aşılar güvenilir değildir.

Aşılar titizlikle uygulanan deneme aşamalarını geçtikten sonra piyasaya sürülür. Piyasaya sürüldükten sonra da incelemeler devam eder. Aşılar çok nadir olarak ciddi yan etkilere sebebiyet verebilir. Bu durumda ilgili kişiler ciddiyetle toplanır ve araştırılır.


Bebeklerde ishali önlemek için yeni geliştirilen Rotavirus aşısı ile ilgili olarak 4,5 milyon bebeğin 5 yıl boyunca izlenmesi ile elde edilen veriler de bunu destekler niteliktedir.

KOMİK TEORİLER BİTER Mİ HİÇ?

Aşı ile otizmin ya da doğuştan gelen başka bir hastalığın herhangi bir bağlantısı yoktur. Aşıların amacı bir organizmada bulanan ortalama 30-40 trilyon hücrenin DNA’sını değiştirmek değildir. Hele ki Covid-19 aşılarının piyasaya çıkmasıyla gündeme gelen Bill Gates ve mikroçip iddiaları ise Charlie Chaplin kadar evrensel haldedir ve tabii bir o kadar da gülünçtür.

Aşı yaptırmak kişilerin kendi kararı değil, birey olmanın yükümlülüğüdür.

Kendi bağışıklığına güvendiği gerekçesiyle aşı yaptırmayan insanlar bu yanılgıya, bulaşıcı hastalıkların ne kadar güçlü olduğunu aşılar sayesinde unuttuğu için düşer. Aşılanmanın temel amacı toplum bağışıklığını sağlamaktır. Aşı ile önlenebilir hastalıklarla mücadelede toplumun büyük bir kısmı aşılanmalıdır. Sorumluluğunu yerine getirmeyen her birey toplumun sağlığını tehlikeye atar.

Günümüzde ise öyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız ki aşı tereddüdünün tüm ülkelerin yüzde 90’ından fazlasında rapor edilmesiyle Dünya Sağlık Örgütü 2019’da çözüme kavuşturmayı planladığı 10 küresel sağlık sorunun başında “aşı” değil, “aşı karşıtlığı” yer alıyor.

 Madem aşı olmak toplumuzda bu kadar tartışmak istediğimiz bir konu, artık iyi ya da kötü diye değil; “Hangi tabanlı aşı nasıl üretiliyor?”, “Hangi aşıyı yaptırmak sizin aklınıza daha çok ve neden yatıyor?” gibi soruları tartışalım.

Bir fikir beynimize girdiğinde artık bunu unutmak mümkün değildir. Hiçbir konuda yeterli bilgiye sahip olmayan, hayal ürünlerini sosyal medyaya servis eden kaynakların sizi zehirlemesine izin vermeyin. Doğru bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken, yanlış düşünceleri geleceğimize silah olarak yöneltmeyelim.

KAYNAKÇA

İlginizi çekebilecekler

Bir yorum bırak

* Bu formu kullaranak, internet sitemize sağlamış olduğunuz datanın (örn. mail adresi) tarafımızca saklanmasını kabul etmiş oluyorsunuz.

İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz için "ÇEREZ" kullanıyoruz. Toplanan verilerle ilgili düzenlemelere internet sitemizde yer alan Gizlilik Politikasından ulaşabilirsiniz. Kabul et. Detaylar